21 Ağustos 2023
Tespit Davası Örnekleri
- YARGITAY
- HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2016/640
Karar Numarası: 2016/9159
Karar Tarihi: 26.05.2016
KİRACILIK SIFATININ TESPİTİNE İLİŞKİN İLAMIN KESİNLEŞMEDEN İCRAYA KONULMASI Takip Dayanağı İlam; Kiracılık İlişkisinin Devam Ettiğine ve Kiracılık Sıfatının Tesptine Yönelik Olumlu Tespit Davası Olup Kira Tespit Davası Niteliğinde Değildir – İlamın Takibe Konu Edilmesi İçin, Kesinleşmesi Gerekmez
Özeti: Taşınmaza ve buna ilişkin ayni haklara, aile ve şahsın hukukuna ilişkin ilamlar, Kira tespit ilamları , Menfi tespit davasına ilişkin ilamlar, Yabancı Mahkeme ilamlarının tenfizi hakkındaki kararlar, kesinleşmeden infaz edilemez. Somut olayda takip dayanağı ilam; kiracılık ilişkisinin devam ettiğine ve kiracılık sıfatının tesptine yönelik olumlu tespit davası olup kira tespit davası niteliğinde değildir.
Bu durumda dayanak ilamın takibe konu edilmesi için, kesinleşmesi gerekmez.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
Borçlu vekili, takip dayanağı ilamın kesinleşmeden takibe konulamayacağını belirtip takibin iptalini istemiş, mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi üzerine, hüküm alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Talep, İİK’nun 41. maddesi yollamasıyla İİK’nun 16. maddesine dayalı şikayete ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanması gereken HUMK.nun 443/1 (HMK. 367/1 m.) maddesi gereğince, temyiz kararın icrasını durdurmaz. Yani kural olarak kararın kesinleşmemiş olması, kararın yerine getirilmesini önlemez. Bu kuralın istisnaları da yine yasalarda düzenlenmiştir.
Taşınmaza ve buna ilişkin ayni haklara, aile ve şahsın hukukuna ilişkin ilamlar (HUMK.443/4 m.),
Kira tespit ilamları (12.11.1979 tarih 1979/1-3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı), Menfi tespit davasına ilişkin ilamlar ( İİK 72. madde), Yabancı Mahkeme ilamlarının tenfizi hakkındaki kararlar ( MÖHUK. 41/2), kesinleşmeden infaz edilemez.
Somut olayda takip dayanağı ilam; kiracılık ilişkisinin devam ettiğine ve kiracılık sıfatının tesptine yönelik olumlu tespit davası olup kira tespit davası niteliğinde değildir.
Bu durumda dayanak ilamın takibe konu edilmesi için, kesinleşmesi gerekmez.
Mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken istemin yazılı gerekçe ile kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 26.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
- YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas Numarası: 1987/2348
Karar Numarası: 1987/630
Karar Tarihi: 16.09.1987
TESPİT DAVASI
HUKUKİ YARAR
TAPU TAHSİS BELGESİ
ÖZETİ: Kadar tapu tahsis belgesi tapu kaydı niteliğinde değilse de, ileride verilecek olan tapu kaydının dayanağını oluşturabilir. Olayda, davacı bu belgenin konusu taşınmazın yarı hissesinin kendisine ait olduğunun tesbitini istemektedir. Böyle bir tesbitte hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir.
Taraflar arasındaki “tesbit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; A. Asliye 2. Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 25.3.1986 gün ve 556-245 sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 11.12.1986 gün ve 10536-10892 sayılı ilamı: (… Mülkiyet hakkını belirleyen tapu kayıtlarının niteliği ve nasıl hukuksal sonuç doğuracağı Medeni Kanun’da ve Tapu Kanunu ‘da açıkça gösterilmiştir. Söz konusu kanun hükümleri karşısında bir yaşama tasarrufu dahi olsa bu nitelikte bulunmayan ve ileriye dönük bir vaadi ihtiva eden “tapu tahsis belgesi” tapu kayıtları ile eş değerde ayni bir hak taşımaz ve hukuksal sonuç doğurmaz. Bu durumda davacının tapu tahsis belgesinin konu edildiği böyle bir davada hüküm elde etmesinin kendisine hiçbir yarar sağlamıyacağı açıktır. Öyle ise hukuki yarar bulunmadığından davanın reddi gerekirken davanın kabul edilmesi Usul ve Kanun’a aykırıdır. Diğer taraftan davacının isteği mülkiyet hakkının doğrudan özüne değil de kullanılış biçimine yönelik bulunuyorsa yani davacı bu belgenin eksik ya da yanlış düzenlendiğini ileri sürüyorsa bu takdirde de idari bir tasarrufa dayalı belgeye karşı açılan davanın idari yargının görev alanı içine gireceğinin düşünülmemesi ayrıca bozmayı gerektirmektedir.
Ne var ki, temyiz incelemesi sırasında bu yön gözden kaçmış, karar düzeltme isteği yerinde görülmüş olmakla onama kararının kaldırılması uygun bulunmuştur…) gerekçesile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek kararın süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Her ne kadar tapu tahsis belgesi tapu kaydı niteliğinde değilse de, ileride verilecek olan tapu kaydının dayanağını oluşturabilir. Olayda, davacı bu belgenin konusu taşınmazın yarı hissesinin kendisine ait olduğunun tesbitini istemektedir. Böyle bir tesbitte hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle mahkemenin, davacının tesbit davası açmakta hukuki yararı bulunduğuna ilişkin direnmesi uygun bulunduğundan esasın incelenmesi için dosyanın özel daireye gönderilmesi gerekir.
SONUÇ : Dosyanın 2. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, 16.9.1987 gününde, oyçokluğuyla karar verildi.