7 Aralık 2021
İftira Suçu Yargıtay Kararları
İFTİRA SUÇU YARGITAY KARARLARI
Yargıtay 9. CD., 15.10.2014 tarih ve 2014/3484 E., 2014/10177 K. sayılı kararında, “Sanığın olay tarihinde katılana karşı işlediği iddia edilen hakaret suçu nedeniyle emniyette şüpheli sıfatıyla ifadesinin alınması sırasında, “katılanın kendisine karşı hakarette bulunduğunu” iddia etmesi şeklindeki eyleminin savunma hakkı kapsamında kalması nedeniyle sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile beraat kararı verilmesi sonucu itibariyle doğru olduğundan” hükmün onanmasına karar vermiştir.
Yargıtay 9. CD., 27.9.2013 tarih, 2013/6877 E., 2013/11962 K. sayılı kararında ise, “somut olayda; uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan hakkında yürütülen soruşturma ve kovuşturma evrelerinde alınan ifadesinde uyuşturucuyu şikayetçi E.’den aldığını ifade eden sanığın bu beyanının savunma hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, iddialarını ispat edememesinin iftira suçunun işlendiğinin kanıtı sayılamayacağı eyleminin suç işlemediğini bildiği kimselere suç atmak biçiminde olmayıp savunma hakkını kullanma niteliğinde bulunduğu, bu nedenle sanığa atılı iftira suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, beraati yerine yazılı gerekçe ile mahkumiyetine karar verilmesi,”ni hukuka aykırı bulmuştur.
Yargıtay 4. CD., 27.6.2007, 2006/3107 E., 2007/6143 K. sayılı kararında, “sanığın kullanıp geri verilmek üzere yakınana teslim ettiği cep telefonunu aradan geçen zaman içerisinde yakınanı bulamadığı için geri alamayınca, C.Başsavcılığına yazdığı dilekçede; “Atakan” adındaki bir şahsın kendisine bıçak çekerek cep telefonunu istediğini, mecburen vermek zorunda kaldığını” iddia ederek yakınmada bulunduğu, ancak birkaç gün sonra telefonunun geri verilmesi üzerine kolluktaki anlatımında gerçeğe döndüğünün kabul edilmesi karşısında, suçsuz olduğunu bildiği bir kimseye suç yüklemek suretiyle iftira suçunu işlediği gözetilmeden, yetersiz gerekçelerle beraat hükmü kurulması”nı yasaya aykırı bulmuştur.
Yargıtay 4. CD., 21.03.2002, 197/4466 sayılı kararında “…,.C. İlköğretim Okulunda görevli erkek öğretmenlerin kimliklerinin de açıkça belirtilmemesi karşısında, iftira suçunun yasal öğelerinin oluşmadığı gözetilmeden hükümlülük kararı verilmesi,” hükmü ile isnadın yöneldiği kişi ya da kişilerin belirlenebilir nitelikte olmadığından bahisle iftira suçunun oluşmayacağına karar vermiştir.
Yargıtay 4. CD., 12.7.2006, 2006/4670 E., 2006/13841 K. sayılı kararında iftiraya uğrayan kişi, haksız fiilin isnat edildiği anda hayatta olmalıdır şeklinde belirtmiştir. “İncelenen somut olayda, sanık hakkında dört kişiye iftira suçundan dava açıldığı, ancak dosyada bulunan nüfus kaydı ve mernis ölüm tutanağından C.adlı kişinin, sanığın yetkili merciye şikayet dilekçesi verdiği günden yaklaşık altı ay önce 20.6.2002 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Ölüye karşı suç yüklenmesi düşünülemeyeceğinden, sanığın, anılan kişiye, işlenemez nitelikteki iftira suçundan, mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır.”
Yargıtay 4. CD. 2011/18014E, 2013/2815K sayılı kararında, uydurulan maddi eser ve delillerin, soruşturma ve kovuşturma mercilerinin yanıltılmasını, mağdurun suç işlediği izlenimine kapılmalarını sağlayacak, iftira eyleminin varlığını kuvvetlendirerek haklı gösterecek ispat araçları ve emareler olduğunu ifade etmiştir.
Yargıtay 4. CD. 2011/1197E, 2012/693K sayılı kararında “İftira suçunda giderilmesi gereken ölçülebilir, belirlenebilir (somut) maddi bir zarar oluşmaması, manevi zararın ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına engel teşkil etmemesi karşısında “şikayetçinin zararının karşılanmamış olması” biçimindeki gerekçeyle anılan madde hükmünün uygulanmaması” mağdurun asılsız isnat sebebiyle uğradığı manevi zararın giderilmemesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin iftira suçu bakımından uygulanmasına engel teşkil etmeyeceğini ifade etmiştir.
Yargıtay 9. CD. 2013/298E, 2013/3543K sayılı kararında temyiz dilekçesinde, yargılamayı yürütüp karar veren hâkime hukuka aykırı fiil isnat eden sanığın, yasal temyiz hakkını kullandığından bahisle iftira suçunun oluşmayacağına karar vermiştir.“Somut olayda; sanığın, Asliye Ceza Mahkemesi’nin kararı ile 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan verilen mahkumiyet kararını temyiz ederken verdiği dilekçesinde “Yerel mahkeme hakiminin yargılama sırasında ifaden alınırken önünü ilikle lan şeklindeki beyanına mukabil, siz bana neden lan diyorsunuz diye cevabıma aşırı tepki gösteren hakimin yargılamayı şahsileştirerek kanuni ve yasal olmayan, hukuka dayanmayan aleyhe tutumu aleyhime haksız ceza verilmesine neden olmuştur.” biçimindeki açıklamalarının yasal temyiz hakkını kullanmaktan ibaret olup, iftira suçunun unsurlarının oluşmayacağı gözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi kanuna aykırıdır.”
Yargıtay 4. CD. 22.01.2007, 2005/10847E, 2007/472K sayılı kararı uyarınca, özgü suç olarak düzenlenen suçların, fail olarak nitelendirilemeyecek kişilere isnat edilmesi halinde iftira suçu oluşmaz. “Sanığın köy ihtiyar kurulu üyesi olup da vekâleten muhtarlık görevini yürüten yakınana “benim meraya tecavüzümü ihbar ediyor da başkalarının mezarlık alana tecavüzüne göz yumuyor” biçiminde iftira atması eyleminde, yakınanın vekaleten muhtarlığa bakıp bakmadığının Kaymakamlıktan sorulması, suç tarihinde vekil olmadığının saptanması halinde 442 sayılı Köy Yasasının 11. maddesi uyarınca icrai görevi bulunmayan köy ihtiyar heyeti üyesi yakınanın “köyde işlenen suçları ihbar yükümlülüğü”nün bulunmadığı, bu durumda sanığın yakınana hukuksal anlamda iftira atmasının söz konusu olamayacağı gözetilmelidir.”
Yargıtay 4. CD. 2010/8008E, 2012/6688K sayılı kararı uyarınca kişilerin hak arama özgürlüğü sınırları içerisinde kalan eylemleri suça sebebiyet vermemektedir. “Sanığın başvurusuna verilen olumsuz yanıt üzerine hak arama özgürlüğünü kullandığı; iftira suçunun unsurlarının oluşması için özel kast gerektiği ve somut olayda iftira suçunun unsurları oluşmadığı gözetilmeden mahkûmiyet karar verilmesi, bozma sebebidir.”

Lise egitim hayatına İstanbul Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler lisesinde başlayıp, Kanada Moncton High School’da devam etmiştir. Şu anda Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesinde son sınıf öğrencisi olarak eğitim hayatına devam etmektedir. Aynı zamanda yarı zamanlı olarak Polat&Polat Hukuk Bürosu’nda staj yapmakla birlikte web sitesi için metin yazarlığı yapmaktadır.
Yasal Uyarı
Bu sayfadaki içerikler hukuk fakültesi öğrencileri tarafından hazırlanmış, içeriğin planlaması ve kontrolü büromuz avukatları tarafından yapılmıştır. Bu sayfada yer hazırlanan hukuki bilgiler, hukukçulara ve genel hatlarıyla konu hakkında fikir edinmek isteyen kişilere yöneliktir. Bu bilgilerin doğruluğunu temin etmek için azami çabayı göstermekle birlikte; bilgilerin somut olaya göre geçerliliğinin değişebileceğini veya yasal değişikliklerle güncelliğini yitirebileceğini, avukatlarımızın hukuki görüşleriyle yargılama yetkisine sahip mercilerin görüşlerinin yer yer birbirinden ayrılabileceğini hatırlatmak isteriz.
7 Aralık 2021
İftira Suçu Para Cezası
İFTİRA SUÇU PARA CEZASI
5237 sayılı TCK m. 267/7’de “mağdur hakkında hapis cezası dışında adli veya idari bir yaptırım uygulanması halinde müfteri hakkında 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasına hükmolunacağı” düzenlenmiştir fakat bu düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından 2011 yılında Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
İftira eylemi neticesinde mağdur hakkında hapis cezası uygulanması halinde öngörülen ceza ile hapis cezası dışında adli yaptırım veya idari yaptırım uygulanması halinde öngörülen cezalar arasında aşırı orantısızlık olduğu ve bu durumun da adil sonuçlar doğurmadığı açık olduğundan, Anayasa Mahkemesi haklı ve yerinde bir karar ile bu fıkrayı iptal etmiştir. İptal edilen bu fıkra yerine halen yeni bir düzenleme yapılmış değildir.
Mahkeme tarafından, iftira sebebiyle para cezası belirlenirken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını, olayın gerçekleştiği tarihte paranın satın alma gücünü, somut olayın özellikleri ve etkilerini dikkate alır. Hükmedilecek para cezası ile davacı tarafın zenginleşmemesi, davalı tarafın ad fakirleşmemesi gerektiği gözetilir.

Lise egitim hayatına İstanbul Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler lisesinde başlayıp, Kanada Moncton High School’da devam etmiştir. Şu anda Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesinde son sınıf öğrencisi olarak eğitim hayatına devam etmektedir. Aynı zamanda yarı zamanlı olarak Polat&Polat Hukuk Bürosu’nda staj yapmakla birlikte web sitesi için metin yazarlığı yapmaktadır.
Yasal Uyarı
Bu sayfadaki içerikler hukuk fakültesi öğrencileri tarafından hazırlanmış, içeriğin planlaması ve kontrolü büromuz avukatları tarafından yapılmıştır. Bu sayfada yer hazırlanan hukuki bilgiler, hukukçulara ve genel hatlarıyla konu hakkında fikir edinmek isteyen kişilere yöneliktir. Bu bilgilerin doğruluğunu temin etmek için azami çabayı göstermekle birlikte; bilgilerin somut olaya göre geçerliliğinin değişebileceğini veya yasal değişikliklerle güncelliğini yitirebileceğini, avukatlarımızın hukuki görüşleriyle yargılama yetkisine sahip mercilerin görüşlerinin yer yer birbirinden ayrılabileceğini hatırlatmak isteriz.
7 Aralık 2021
İftira Suçu Manevi Tazminat
İFTİRA SUÇU MANEVİ TAZMİNAT
İftira suçu kasten işlenebilen bir suç tipidir. 5237 sayılı TCK m. 267’de “işlemediğini bildiği halde” ifadesine yer verilerek iftira suçu kasten işlenebilen bir suç tipi olarak düzenlenmiş bulunmaktadır. İftira suçunun kasten işlenebileceğini kabul etmenin doğal sonucu olarak belirtmek gerekir ki bu suç tipi, bilinçli veya bilinçsiz, taksirle işlenemez.
Kanun koyucu, iftira suçunun taksirle işlenemeyeceğini kabul etmiştir fakat haksızlığa uğrayan masum kişi veya kişilerin hukuk mahkemelerinde tazminat talep hakları saklıdır.
Yargıtay’a göre hukuk mahkemeleri, ceza mahkemesinin maddi vakıanın varlığı veya yokluğu ile ilgili tespitleriyle bağlıdır. Diğer bir anlatımla, bir eylem iftira suçunu oluşturuyorsa, aynı fiil hukuk mahkemesi bakımından haksız fiil oluşturacağından, hakkı ihlal edilen kişi ayrıca tazminat talebinde bulunabilir. Ancak hukuk hakimi, suç oluşturacak ağırlıkta bir eylem olmadığı kanaatine vararak ceza vermese dahi, hukuk hakimi aynı eylemin tarafından tazminatı gerektirdiğine hükmedebilir. Dolayısıyla masum kişiler hakkında gerçeği öğrenmeye yönelik gerekli özeni göstermeyerek yapılan hukuka aykırı fiil isnatları iftira suçunu oluşturmazken masum bireylerin tazminat talep haklarına da engel olmayacaktır.
İftira suçunun mağduru iftira sebebiyle uğramış olduğu maddi ve manevi zararlar için hukuk davası açabilir. İftira suçu nedeniyle manevi tazminat, kendisine isnat edilen hukuka aykırı fiil nedeniyle mağdurun psikolojik açıdan yıpranması karşılığında istediği zarardır. Mağdurun, psikolojik sorunlar yaşama, dışlanma ve ötekileştirme gibi durumlarla karşılaşması sebebiyle manevi tazminat talep etme hakkı bulunmakta olup iftira suçu nedeniyle uğramış olduğu maddi ve manevi zararlar için Asliye Hukuk Mahkemesinde tazminat davası açma hakkına da sahiptir.

Lise egitim hayatına İstanbul Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler lisesinde başlayıp, Kanada Moncton High School’da devam etmiştir. Şu anda Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesinde son sınıf öğrencisi olarak eğitim hayatına devam etmektedir. Aynı zamanda yarı zamanlı olarak Polat&Polat Hukuk Bürosu’nda staj yapmakla birlikte web sitesi için metin yazarlığı yapmaktadır.
Yasal Uyarı
Bu sayfadaki içerikler hukuk fakültesi öğrencileri tarafından hazırlanmış, içeriğin planlaması ve kontrolü büromuz avukatları tarafından yapılmıştır. Bu sayfada yer hazırlanan hukuki bilgiler, hukukçulara ve genel hatlarıyla konu hakkında fikir edinmek isteyen kişilere yöneliktir. Bu bilgilerin doğruluğunu temin etmek için azami çabayı göstermekle birlikte; bilgilerin somut olaya göre geçerliliğinin değişebileceğini veya yasal değişikliklerle güncelliğini yitirebileceğini, avukatlarımızın hukuki görüşleriyle yargılama yetkisine sahip mercilerin görüşlerinin yer yer birbirinden ayrılabileceğini hatırlatmak isteriz.
7 Aralık 2021
İftira Suçu
İFTİRA SUÇU (TCK m. 267)
İftira suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun özel hükümler başlıklı ikinci kitabının “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmında yer alan “Adliyeye Karşı Suçlar” isimli ikinci bölümünde 267 ve 269 maddeleri arasında düzenleme altına alınmıştır.
“İftira” başlıklı 267. maddede iftira suçu dokuz fıkra halinde düzenlenirken, 269. maddede bu suça ilişkin etkin pişmanlık hükmüne yer verilmiştir. 267. madde düzenlemesinde doktrinde maddi iftira olarak ifade edilen “fiilin maddi eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması” suçun nitelikli hali olarak düzenlenmiş ve bu nitelikli halin işlenilmesi durumunda cezanın yarı oranında arttırılacağı hüküm altına alınmıştır.
5237 TCK’nın 267/4. fıkrasında iftira neticesinde mağdur hakkında tutuklama veya gözaltına alınma koruma tedbirlerine başvurulması durumunda failin ayrıca “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan dolaylı fail olarak sorumlu tutulacağı, 267/3. fıkrasında ise gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa cezanın yarı oranında arttırılacağı düzenlenmiştir. 5237 sayılı TCK 267/1’de iftira suçunun işleniş şekilleri ihbar veya şikâyette bulunmak ya da basın yayın yoluyla hukuka aykırı fiil isnat etmektir.
Türk Ceza Kanunu’nun 267. maddesinde düzenlenen iftira suçunda masum olduğu bilinen bir kişiye hakkında adli veya idari yaptırım uygulanması maksadıyla bir hukuka aykırı fiil isnat edilmektedir.
İftira suçunda korunan hukuki değer konusunda doktrinde tam bir fikir birliği bulunmamaktadır. İftira suçunun koruduğu hukuksal değerin ne olduğu konusunda çok fazla farklı görüş ileri sürülmekle birlikte, bu görüşlerden başlıcaları şunlardır: Bu suç ile bireyin şeref ve onuru zarar gördüğünden, iftira suçu kişilere karşı suçlar arasında düzenlenmelidir, bu suç devletin adli mekanizmasını aldatmaya, yanlış yönlendirmeye yönelik olduğundan sadece adliyeyi ilgilendirmektedir, iftira suçu ile kamu güveni ihlal edilmektedir, bu suçun işlenişiyle kişilerin onur ve şerefleri ile adliye düzeninin eşit oranda ihlal edildiği, iftira suçunun koruduğu hukuki yarar karma nitelikte olmasına rağmen kişilere ilişkin menfaat ağır basmaktadır, bu suç ile korunan hukuki yarar karma nitelikte olmasına rağmen adliyeyi ilgilendiren yönü ağır basmaktadır.
5237 sayılı TCK’da iftira suçu, “Adliyeye Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmesine rağmen, doktrinde çoğunlukla iftira suçunun koruduğu hukuki değerin karma nitelik taşıdığı genel olarak kabul edilmektedir.
5237 sayılı TCK’da iftira suçunu düzenleyen 267. maddede faille ilgili olarak “…hukuka aykırı fiil isnat eden kişi” ifadesi kullanıldığından iftira suçunun herkes tarafından işlenebileceğini ve özgü suç niteliği taşımadığı ifade edilebilir.
İftira suçu açısında failin “kamu görevlisi” veya “sivil vatandaş” olması arasında 5237 sayılı TCK’da herhangi bir fark öngörülmemiştir.
Doktrinde savunulan bir görüşe göre, iftira suçunun mağduru sadece gerçek kişilerdir. Doktrinde savunulan diğer bir görüşe göre ise, iftira suçunun mağduru adli makamlar yani yargı organıdır. İftira suçu bakımından iftiraya uğrayan kişi suçun mağdurunu değil konusunu oluşturmaktadır. Doktrinde diğer bir görüşe göre iftira suçu adil yargılanma hakkına karşı işlenen bir suç olup bu suçun mağduru bireyler topluluğudur.
TCK 267. maddede düzenlenen iftira suçunu meydana getiren tipik fiil seçimlik hareketlidir, iftira suçunun meydana gelebilmesi için; yetkili makamlara ihbar ve şikâyette bulunmak, basın yayın yoluyla iftirada bulunmak ve iftira atılan fiilin maddi eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunmak şeklinde üç tane seçimlik hareket düzenlenmiştir ve bu üç hareketten herhangi bir tanesinin yapılmasıyla iftira suçu meydana gelmektedir.

Lise egitim hayatına İstanbul Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler lisesinde başlayıp, Kanada Moncton High School’da devam etmiştir. Şu anda Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesinde son sınıf öğrencisi olarak eğitim hayatına devam etmektedir. Aynı zamanda yarı zamanlı olarak Polat&Polat Hukuk Bürosu’nda staj yapmakla birlikte web sitesi için metin yazarlığı yapmaktadır.
Yasal Uyarı
Bu sayfadaki içerikler hukuk fakültesi öğrencileri tarafından hazırlanmış, içeriğin planlaması ve kontrolü büromuz avukatları tarafından yapılmıştır. Bu sayfada yer hazırlanan hukuki bilgiler, hukukçulara ve genel hatlarıyla konu hakkında fikir edinmek isteyen kişilere yöneliktir. Bu bilgilerin doğruluğunu temin etmek için azami çabayı göstermekle birlikte; bilgilerin somut olaya göre geçerliliğinin değişebileceğini veya yasal değişikliklerle güncelliğini yitirebileceğini, avukatlarımızın hukuki görüşleriyle yargılama yetkisine sahip mercilerin görüşlerinin yer yer birbirinden ayrılabileceğini hatırlatmak isteriz.