3 Kasım 2021
Rüşvet Suçu
RÜŞVET SUÇU
RÜŞVET SUÇUNUN UNSURLARI
Rüşvet suçu TCK’nın ikinci kitabının dördüncü kısmının “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine Ve İşleyişine Karşı Suçlar” başlıklı birinci bölümünde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 252 ve 254. Maddeleri arasında düzenlenmiştir. Rüşvet suçunun unsurları maddi unsurlar ve manevi unsurlar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Fiil, netice, illiyet bağı, fail, mağdur, suçun konusu ve suçun nitelikli halleri rüşvet suçunun maddi unsurlarıdır. Kast sorumluluğu ise rüşvet suçunun manevi unsurudur. Rüşvet suçu bir görev suçudur. Dolayısıyla ilk olarak menfaat sağlayan kamu görevlisinin görev alanının tespit edilmesi daha sonra kamu görevlisinin görevli olduğu iş sebebiyle hukuka aykırı bir davranış gerçekleştirip gerçekleştirmediğinin belirlenmesi gerekir.Rüşvet suçunda kamu görevlisinin görev ve yetkisine giren bir iş ya da fiilin bulunmasının önem taşıması sebebiyle yalnızca menfaat sağlanması ya da anlaşma yapılması sorumluluğun ortaya çıkması için yeterli olmayacaktır. Rüşvet suçu TCK m.252’de birden çok failin olduğu aynı ve tek suç olarak düzenlenmektedir. Suçun hareketleri rüşvet almak ve rüşvet vermek şeklinde olup hareketler yapısal olarak birbirine bağlıdır. TCK m.252/3 uyarınca rüşvet konusunda anlaşma yapılması tam ceza sorumluluğu bakımından yeterlidir fakat bu rüşvet suçunun tamamlanması anlamına gelmemektedir. Rüşvet suçu tarafların iradelerinin uyuşmasıyla ortaya çıkan ve bazı unsurları içeren rüşvet anlaşmasından doğmaktadır. Görev kapsamında yapılacak iş ve sağlanacak haksız menfaat rüşvet anlaşmasında unsur olarak bulunmalı ve unsurların arasında da illiyet bağı bulunmalıdır. Rüşvet suçunun tamamlanması ile kamu görevlisinin ifa edeceği görev arasında, rüşvet konusu yararın sağlanması ya da vaad edilmesiyle yapılması veya yapılmaması gereken iş arasında illiyet bağının bulunması gerekir. Rüşvet suçunda ortada tek rüşvet suçu olsa bile rüşvet veren ve rüşvet alan olmak üzere iki fail bulunmaktadır. Rüşvet suçunda TCK m.252/1 uyarınca kamu görevlisine ya da göstereceği üçüncü kişiye “menfaat sağlayan kişi” rüşvet veren fail olabilir. TCK m.252/2 uyarınca suçun faili sadece kamu görevlisi olabilmektedir dolayısıyla rüşvet suçu kamu görevlisi bakımından özgü bir suçtur. TCK m.252/8 uyarınca rüşvet suçunun faili maddede belirtilen tüzel kişiler adına hareket eden kimsedir. TCK m.252/9 uyarınca yabancı kamu görevlileri, uluslararası örgüt ve mahkemelerin temsilcileri rüşvet alan sıfatıyla suçun failidir. Rüşvet suçunun mağduru çoğunluğun görüşüne göre toplumu oluşturan herkestir, kamu idaresi suçtan zarar görendir ve rüşvet veren kişi suçun mağduru ya da zarar göreni olamaz. TCK m.252 uyarınca rüşvet suçunun hukuki konusu devletin sahip olduğu menfaattir. Bir diğer ifadeyle kamu görevlisini ekonomik açıdan iyileştiren her türlü maddi değer suçun konusu olabilir. Rüşvet suçu için TCK’da nitelikli unsur olarak cezayı azaltan hallere yer verilmemiştir ancak cezayı artıran haller düzenlenmiştir. TCK m.252/7 uyarınca rüşvet alanın veya talebinde bulunan ya da bu konuda anlaşmaya varan kişinin; yargı görevi yapan, hakem, bilirkişi, noter veya yeminli mali müşavir olması halinde, verilecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılır. Son olarak suçun taraflarının, görevin ifasıyla ilgili belli işin yapılması veya yapılmaması için karşılıklı menfaat sağlama konusunda bilerek isteyerek anlaşmaları rüşvet suçunda manevi unsur olan kastı oluşturmaktadır ve rüşvet suçu sadece kastla işlenebilen bir suç tipidir. Rüşvet suçu için genel kast yeterlidir ve söz konusu kast doğrudan olabileceği gibi olası kast şeklinde de olabilir.
RÜŞVET SUÇU YARGITAY KARARLARI
Rüşvet suçunda görevin ifasıyla ilgili bir iş için karşılıklı anlaşmaya dayalı olarak menfaat sağlanmakta dolayısıyla kamu görevlisine, ilerde düşebilecek bir iş için önceden menfaat sağlanması durumunda rüşvet suçu ortaya çıkmaz. Yargıtay 5. CD, T. 18.06.2015, E. 2013/9757, K. 2015/12729 sayılı kararında kamu görevlisine karşı ileride işi düşebileceğini öngörüp önceden menfaat sağlamak için yapılan fiillerin rüşvet suçunu oluşturmadığını bu gibi durumların kamu görevlisine hakaret suçunu oluşturduğunu belirtmiştir.
Yargıtay CGK, T. 08.06.2004, E. 2004/5-78, K. 2004/135 sayılı kararında rüşvet suçunun, menfaatin kamu görevlisinin bilgisi dahilinde, başka bir kimseye sağlanması halinde de oluşabileceğini belirtmiştir. “Somut olayda 1996 yılı yatırım planına dahil olan ve B… Özel İdaresi’ne ait olacak çok katlı otopark yapımı işi, sanık Vali’nin çabaları doğrultusunda 26.10.1995 günlü İl Daimi Encümeni toplantısında 1995 yılına kaydırılarak ek yatırım kapsamına alınmış ve 14.11.1995 tarihinde ihalenin yapılması kararlaştırılmıştır. Bu ihale öncesinde sanık Vali’nin, ihaleye davet edilen müteahhitlerden tanık H.İ. ile birlikte Ankara’ya gittikleri ve adı geçen tarafından parası ödenerek satın alınan Mercedes marka aracın 07.11.1995 tarihinde sanığın eşi Z.S. adına tescil ettirildiği sabittir…Sanığın kaçamaklı savunmaları, tanık beyanları, B…İl Daimi Encümeni’nin toplantı tutanak örnekleri, araç alım-satımına ilişkin sözleşmenin örnekleri ve tüm dosya kapsamı ile rüşvet alma eylemi sabit olup, Özel Dairece sanığın rüşvet alma suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi isabetlidir.”
Yargıtay CGK, T. 08.06.2004, E. 2004/5-78, K. 2004/135 sayılı karar uyarınca kamu görevlisinin eşine otomobil alınması, Yargıtay 5. CD, T. 24.10.1996, E. 3004, K. 3611 sayılı karar uyarınca kamu görevlisinin çocuğuna giysi alınması, Yargıtay 5. CD, T. 12.11.2018, E. 2014/4185, K. 2018/8818 sayılı karar uyarınca baklava ve kuruyemiş alınması, Yargıtay 5. CD, T. 09.01.2013, E. 13164, K. 82 sayılı karar uyarınca cinsel ilişki için kadın temin edilmesi, Yargıtay 5. CD, T. 13.04.2001, E. 5233, K. 2365 sayılı karar uyarınca 10 Dolar para alınması, Yargıtay 5. CD, T. 08.06.2006, E. 3680, K. 5083 sayılı karar uyarınca telefon hafıza kartı alınması, rüşvet alma fiili olarak belirtilmiştir.
TCK m. 252/7’de rüşvet alan kamu görevlisinin görevinden kaynaklanan bir nitelikli hal düzenlenmiştir. Rüşvet veren ve rüşvet suçuna iştirak eden kişiler hakkında TCK m.252/7’nin uygulanıp uygulanmayacağı hususu, öğretide tartışmalıdır ancak Yargıtay 5. CD, T. 18.06.2015, E. 2013/9757, K. 2015/12729 sayılı kararında TCK m.252/7’de rüşvet alan failin kişisel özellikleri göz önüne alınarak düzenleme yapıldığını, rüşvet veren fail ile alakalı herhangi bir ifade kullanılmadığını; bu sebepten dolayı nitelikli halin rüşvet veren ve rüşvet suçuna iştirak eden diğer kişiler hakkında uygulanamayacağını belirtmiştir.
Yargıtay 5. CD, T. 16.06.1983, E. 1983/2216, K. 1983/2349 sayılı kararında haksız yere karakola götürülmesini önlemek için rüşvet vermek isteyen kişide rüşvet verme kastı olmadığını belirtmiştir. Yargıtay 5. CD, T. 25.05.1982, E. 1982/1624, K. 1982/1936 sayılı kararında evinde arama yapan polis memurlarına kötü bir muameleye maruz kalmamak için çay parası adı altında para vermek isteyen kişinin, hangi amaçla hareket ettiğinin açıklığa kavuşturulması ve suç kastı bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Dolayısıyla bu kararlar uyarınca Yargıtay’ın, görevin ifasıyla ilgili bir işin yapılması veya yapılmaması karşılığında olduğunu bilmeden menfaat sağlayan kamu görevlisi veya ona menfaat sağlayan kişinin, rüşvet suçunu işlemediğini belirttiği ve suçun oluşumu için kastın gerekliliğine dikkat çektiği anlaşılmaktadır.

Lise egitim hayatına İstanbul Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler lisesinde başlayıp, Kanada Moncton High School’da devam etmiştir. Şu anda Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesinde son sınıf öğrencisi olarak eğitim hayatına devam etmektedir. Aynı zamanda yarı zamanlı olarak Polat&Polat Hukuk Bürosu’nda staj yapmakla birlikte web sitesi için metin yazarlığı yapmaktadır.
Yasal Uyarı
Bu sayfadaki içerikler hukuk fakültesi öğrencileri tarafından hazırlanmış, içeriğin planlaması ve kontrolü büromuz avukatları tarafından yapılmıştır. Bu sayfada yer hazırlanan hukuki bilgiler, hukukçulara ve genel hatlarıyla konu hakkında fikir edinmek isteyen kişilere yöneliktir. Bu bilgilerin doğruluğunu temin etmek için azami çabayı göstermekle birlikte; bilgilerin somut olaya göre geçerliliğinin değişebileceğini veya yasal değişikliklerle güncelliğini yitirebileceğini, avukatlarımızın hukuki görüşleriyle yargılama yetkisine sahip mercilerin görüşlerinin yer yer birbirinden ayrılabileceğini hatırlatmak isteriz.