29 Mart 2022
İhtiyati Tedbir
İHTİYATİ TEDBİR
İhtiyati tedbir, ihtiyati haciz, delil tespiti ve yürütmenin durdurulması gibi geçici hukuki koruma yollarındandır. Yargısal bir işlem olan ihtiyati tedbir, açılmış veya açılacak bir davaya ilişkin olarak talep edilebilmektedir.
İhtiyati tedbir kesin hükmün sonucuna kadar, hükmün infazını engelleyecek tehlikeyi ortadan kaldırmak amacı taşıyan geçici bir hukuki korumadır. İhtiyati tedbir ile birlikte taraflar arasındaki davaların konusuz kalmasını engellenir.
HMK m. 390 uyarınca ihtiyati tedbir talep eden taraf, talep dilekçesinde ilgili ihtiyati tedbir nedenini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmekle yükümlüdür.
İHTİYATİ TEDBİR NEDİR?
İhtiyati tedbirin önemli bazı hukuki özellikleri vardır ve bunlar HMK m.389’da düzenlenmiştir. Asıl davadaki maddi hukuk talebi ihtiyati tedbir kurumu ile birlikte güvence altındadır. Dava konusu hakkın korunmasını nihai kararın kesinleşmesine kadar koruyan ihtiyati tedbir kurumu temel bir yargısal hak olan hukuki dinlenilme hakkına bir istisna teşkil eder. Çünkü HMK m. 390/2’de hemen karar verilmediği takdirde hukuki korumanın sağlanamayacağı hallerde karşı taraf dinlenilmeden de ihtiyati tedbire karar verilebilmesine imkan tanınmaktadır.
Davanın karşı tarafının hukuki korumadan haberdar olması, hukuki korumanın etkisiz hale gelmesine neden olabilir. Davanın taraflarından birinin dinlenilmeden ihtiyati tedbire karar verilmesi hukuki dinlenilme hakkının tamamen ortadan kalktığı anlamına gelmez çünkü bu durumda dinlenilmeyen tarafa ihtiyati tedbir kararına itiraz etme hakkı tanınmıştır. İhtiyati tedbir kararı verildikten sonra da yokluğunda karar verilen taraf dinlenilmektedir. Ayrıca karşı tarafın dinlenilmemesi, ihtiyati tedbir talep edenin haklarının derhal korunması zorunluluğundan dolayıdır.
Kanunda aksi belirtilmediği taktirde yargılama sürecince tam ispat aranmaktadır. Çünkü hakim ilgili uyuşmazlık hakkında tam bir kanaate varıp ondan sonra karar vermektedir. Hakimin yaklaşık bir ihtimalle karar vermesi hukuka uygun olmayacaktır fakat HMK ile bazı hallerde hakime yaklaşık ispatla yetinme imkanı getirilmiştir. Çünkü ihtiyati tedbir kararı alırken hakimin, hızlı davranılması gereken hallerde tüm delilleri inceleyecek ve karşı tarafın savunmasını alabilecek kadar zamanı olmayabilir .
Davanın karşı tarafı dinlenilmeden ihtiyati tedbire karar verilmesi ve ihtiyati tedbir kararı için yaklaşık ispatın yeterli görülmesi, verilen tedbir kararının hatalı olabilme riski vardır ancak, bu kararların geçici nitelikte olması, durumu hukuka uygun hale getirmektedir.
İHTİYATİ TEDBİR ŞARTLARI
HMK’da ihtiyati tedbirin şartları genel olarak düzenlenmiştir. Hakim her somut olayda bu şartların gerçekleşip gerçekleşmediğini incelemekle yükümlüdür.
İlk şart ihtiyati tedbire konu bir hakkın mevcut olmasıdır. İhtiyati tedbirin ikinci şartı ise, HMK’nın öngördüğü bir ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Bu sebepler HMK m. 389 uyarınca hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zor olması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın veya ciddi bir zararın doğmasıdır.
Bununla birlikte, ihtiyati tedbir talebinde bulunan tarafın, taraf ehliyeti ile dava ehliyetine sahip olması ve ihtiyati tedbir talep etmekte hukuki yararının bulunması gerekmektedir.
Örneğin, taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu bir malın ayıplı olmasından dolayı ise, taraflardan birinin taşınmazı üzerinde ihtiyati tedbire karar verilemez. Taşınmaz üzerinde ihtiyati tedbir konulması ancak uyuşmazlık konusunun ilgili taşınmaz olması durumunda mümkün olacaktır. Aksi durumda uyuşmazlık konusu dışında taşınmaz üzerine tedbir konulması para alacağının temini amacıyla yapılan bir başka geçici hukuki koruma olan ihtiyati haczin konusuna girecektir.
İhtiyati tedbir talepleri incelenirken talebin haklılığı konusunda bir kanıya varılması gerekmektedir. Bu noktada, istemin haklı olduğunun kuvvetle muhtemel görünmesi, bir başka deyişle tarafın haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi yeterli olacaktır.
İhtiyati tedbir kararına esas davanın sonucunu etkilemeyecek şekilde karar verilmelidir. Nitekim Yargıtay da davanın ve uyuşmazlığın esasını çözer şekilde ihtiyati tedbir kararının verilemeyeceğini belirtmiştir.
İHTİYATİ TEDBİR KARARI
İhtiyati tedbir dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra talep edilebilir. İhtiyati tedbir dava açılmadan önce davanın esası hakkında hangi mahkeme görevli ve yetkili ise o mahkemeden, dava açıldıktan sonra ise asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir.
İhtiyati tedbir şartlarının oluşması halinde mahkeme talebi kabul ederek, ihtiyati tedbire karar verecektir. Diğer tüm mahkeme kararlarında olduğu gibi bu karar hem taraflar hem de menfaati etkilenen üçüncü kişiler bakımından bağlayıcıdır.
İhtiyati tedbir kararının içeriğinin nasıl olması, hangi unsurların yer alması kanunda düzenlenmiştir. HMK m.391/2 uyarınca ihtiyati tedbir kararında; “a)İhtiyati tedbir talep edenin, varsa kanuni temsilcisi ve vekilinin ve karşı tarafın adı, soyadı ve yerleşim yeri ile talep edenin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, b)Tedbirin, açık ve somut olarak hangi sebebe ve delillere dayandığı, c)Tereddüde yer vermeyecek şekilde, neyin üzerinde ve ne tür bir tedbire karar verildiği, d)Talepte bulunanın, ne tutarda ve ne türde bir teminat göstereceği yazılır.”
İHTİYATİ TEDBİR NASIL KALDIRILIR?
İhtiyati tedbir talebinin ardından mahkemece yapılacak inceleme sonunda ihtiyati tedbir talebi şartları mevcut değilse veya kanunun aradığı ölçüde ihtiyati tedbir konusu hak ispat edilememişse ihtiyati tedbir talebi reddedilir. İhtiyati tedbir talebinin reddi halinde itiraz yoluna başvurulabilir. HMK m. 341/1 uyarınca itiraz talebinin ardından verilen karara karşı başvurulacak kanun yolu istinaftır. Çünkü Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu 21.02.2014 tarihinde verdiği içtihadı birleştirme kararı ile ihtiyati tedbir talebinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlara temyiz yolunu kapatmıştır.
İhtiyati tedbir talebinin reddi üzerine doğrudan istinaf kanun yoluna başvurulabileceği gibi, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin kabul etmesinin ardından ancak itiraz üzerine verilecek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulabilir.
HMK m. 394 uyarınca itiraz yolu için belirlenen süre tedbir kararının verilmesi ile değil, tedbirin uygulanmasında karşı tarafın hazır bulunduğu hallerde, tedbirin uygulanmasından itibaren; hazır bulunmadığı hallerde ise tutanağının kendisine tebliği ile başlar.
İhtiyati tedbir kararına itiraz hakkı, taraflar arasında sadece tedbir kararı verilirken dinlenmeyen tarafa tanınmıştır. İhtiyati tedbir kararı verilmesi sırasında dinlenmemiş olan tarafa sonradan itiraz hakkı tanınması; menfaat dengesinin sağlanması, hukuki dinlenilme hakkı ve silahların eşitliği ilkesi bakımından da yerindedir.
İtiraz, bir kanun yolu değil, hukuki dinlenilme hakkı tanıyan özel bir hukuki çaredir. İtiraz sebepleri ise kanunda açıkça sayılmıştır. İtiraz sebeplerinden birincisi, tedbir şartlarının gerçekleşmemiş olmasıdır. Bu kavram hem ihtiyati tedbire esas teşkil eden hakkı hem de tedbir sebeplerini kapsamaktadır. İkinci itiraz nedeni ise teminata itirazdır. Orantısız bir teminat veya teminat gösterilmesine gerek olup olmaması noktasında itiraz gündeme gelecektir. Bir başka itiraz sebebi ise yetkidir. Mahkemenin yetkisine itiraz, göreve itiraz kavramını da kapsamaktadır. Üçüncü kişiler de, menfaatleri açıkça ihlal edilmesi halinde ihtiyati tedbirin şartlarına ve teminata itiraz edebilirler. Fakat mahkemenin yetkisine itiraz edemezler.
İtirazda yetkili ve görevli mahkeme, ihtiyati tedbir kararı vermiş olan mahkemedir. İtiraz için öngörülen süre bir haftadır ve bu süre hak düşürücü süredir. Karşı taraf tedbir yargılamasına davet edilmeden tedbir kararı verildiyse itiraz süresi, tedbirin uygulanması sırasında taraf huzurdaysa o tarihten itibaren; uygulama sırasında taraf huzurda değilse, uygulamaya ilişkin tutanağın tebliğinden itibaren başlayacaktır. Taraf, ihtiyati tedbiri kendiliğinden öğrendiyse itiraz süresi bu tarihten itibaren başlar.
İtiraz, tedbir kararı veren mahkemeye dilekçe verilmek suretiyle yapılır. İtiraza ilişkin tüm deliller bu dilekçede yer alması gerekir. İtiraz dilekçesi istinaf veya temyiz dilekçesi değildir, kararı veren mahkeme tarafından incelenir ve sonuçlandırılır. Belirtmek gerekir ki ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalktıysa itiraz hususunun incelenmesine gerek yoktur. Ayrıca aksine karar verilmedikçe itiraz, ihtiyati tedbir kararının icrasını durdurmaz.
HMK m.394/5 uyarınca, karşı taraf dinlenilmeden verilmiş olan ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü kararlarına karşı itiraz yoluna başvurulabilir; bu halde başvurulacak kanun yolu istinaftır. Karşı tarafın yokluğunda ihtiyati tedbir talebinin kabul edilmesi durumunda hiç itiraz yoluna başvurulmadan istinaf kanun yoluna başvurulursa, bölge adliye mahkemesi işin esası hakkında karar vermeden istinaf talebinin usulden reddine karar vermelidir. HMK m.362/1 uyarınca bölge adliye mahkemesinin geçici hukuki korumalar hakkında istinaf incelemesi sonucunda verdiği kararlara karşı temyiz yolu kapalıdır.
İHTİYATİ TEDBİR SATIŞA ENGEL Mİ?
Taşınmaz mallar hakkında verilen ihtiyati tedbir kararlarında çoğu zaman taşınmazın başkasına devri yasaklanmaktadır. Fakat taşınmaz için konan ihtiyati haczin kesin hacze dönüşmesi durumunda satılabilir. İhtiyati tedbir talep eden taraf davayı kazanırsa, üzerine tedbir konulmuş olan mal aynen davacıya verilir.
İhtiyati haczi yoluyla el konulan malların satışının talep edilmesi icra takibi kesinleşmeden mümkün değildir. Dolayısıyla, geçici de olsa alacaklı alacağına kavuşamaz. Fakat, eda amaçlı ihtiyati tedbirlerde alacağın geçici olarak ifası söz konusudur.
İhtiyati tedbir kararı taşınmazların rızaya dayalı devir ve temlikini önlemeye yönelik olarak da verilebilir. Fakat, ihtiyati tedbir kararında belirtilmediği sürece icra takibinin sürdürülmesine ve satış işlemlerinin başlatılmasına engel olunamaz. İhtiyati tedbir, taşınmaz mülkiyetinin çekişmeli olduğu hallerde görülür. İhtiyati tedbir konusu mal üzerinde üçüncü bir kişinin hukuka uygun alacak hakkı olduğu takdirde icra yolu ile yapılacak satışın önüne geçmek hak kayıplarına sebep olacaktır. Taşınmazlar hakkında ihtiyati tedbir olarak, uyuşmazlık sonuçlanana kadar devir yasağı kararı verilebilir.
Tapu kaydına mahkemece uygulanmasına karar verilen ihtiyati tedbir taşınmazın rızaen üçüncü kişilere satışını önler. İhtiyati tedbir kararları, sadece malikin taşınmazı üçüncü kişilere rızai devrini ve tasarruflarını engeller. İhtiyati tedbir kararında cebri icrayı kapsadığı belirtilmediği taktirde ilgili taşınmazın üçüncü kişilere cebri icra yolu ile satışını engellemez. Mahkeme tarafından ihtiyati tedbir kararı verilmesi, ihtiyati tedbir konusu mal varlığına yönelik icra takibi yapılmasına engel değildir. Ancak icra takibine itiraz eden borçlu icra takip yasağını içeren ihtiyati tedbir kararını icra dosyasına sunarak icra takibini durdurabilir.
Yargıtay 12. HD., 2016/7095 E., 2017/446 K., 17.01.2017 T., kararı uyarınca ihtiyati tedbir kararı mahiyeti itibariyle sadece borçlunun rızai temlik ve tasarruflarını önleyici nitelikte olup, söz konusu kararın cebri satışı engelleyen herhangi bir hüküm içermediği açıktır. O halde, mahkemece, ihtiyati tedbir kararının mahcuz taşınırların cebri icra yoluyla satışını engellemeyeceği hususu nazara alınarak şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. İhtiyati tedbir kararı mahiyeti itibariyle sadece borçlunun rızai temlik ve tasarruflarını önleyici nitelikte olup söz konusu kararın cebri satışı engelleyen herhangi bir hüküm içermediği açıktır O halde, mahkemece, ihtiyati tedbir kararının mahcuz taşınırların cebri icra yoluyla satışını engelleyeceği hususu nazara alınarak şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir şeklinde karar vermiştir.