11 Mart 2022
Kasten Yaralama Suçu Şikayet, Zamanaşımı ve Uzlaştırma
Kasten Yaralama Suçu Şikayet, Zamanaşımı ve Uzlaştırma
Kasten yaralama suçu, TCK madde 86/3’de belirtilen nitelikli haller haricinde şikayete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın uzlaşma kapsamındadır (CMK madde 253-254). Bununla birlikte TCK m. 88 kapsamındaki ihmali davranışla kasten yaralama suçu da uzlaşma kapsamındadır. TCK m.87 kapsamında bulunan neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama suçu ise, uzlaşma kapsamı dışında bırakılmıştır.
Kasten yaralama suçu bakımından girdiği suç tiplerine uygun olarak şöyle tespitlerde bulunabiliriz. Ani suç olması sebebiyle fiilin işlendiği anda yürürlükte olan ceza kanunu uygulanır. Zamanaşımı, suçun işlendiği anda başlar. Şikayet süresi, netice meydana gelir gelmez başlar. İcra hareketleri tamamlanana kadar bu suça iştirak edilebilir, icra hareketleri tamamlandıktan sonra iştirak mümkün değildir.
TCK m. 66/1-e uyarınca kasten yaralama suçu bakımından dava zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren sekiz yıldır. TCK madde 67/4 uyarınca dava zamanaşımını kesen hallerde, dava zamanaşımı süresi en fazla on iki yıl olabilir. TCK madde 66/2 uyarınca suçun işlendiği sırada fail, on iki yaşın doldurmuş olup da on beş yaşını doldurmamışsa bu sürelerin yarısı; on beş yaşını doldurmuş olup da henüz on sekiz yaşını doldurmamış olması durumunda bu sürelerin üçte ikisinin geçmesi durumunda zamanaşımı dolmuş kabul edilir.
Kasten yaralama suçunun TCK m. 87/1-2’de belirtilen nitelikli hallerinde zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren on beş yıldır. TCK m. 87/3’deki nitelikli hal söz konusu olduğunda zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren yaralamanın temel ve basit şeklinin ortaya çıkması durumunda sekiz yıl (TCK madde 66/1-e); mağdurun veya failin sıfatını ya da suçta kullanılan aracı dikkate alarak nitelikli hali düzenleyen TCK madde 86/3’ün gerçekleşmesi halinde, temel yaralama bakımından on beş yıl (TCK madde 66/1-d); basit yaralama için sekiz yıldır (TCK madde 66/1-e). Dava zamanaşımı süresini kesen durumlarda, dava zamanaşımı süresi en fazla sırasıyla on iki yıl/yirmi iki yıl altı ay/on iki yıl olabilir (TCK madde 67/4). TCK madde 87/4’te belirtilen nitelikli halinin oluşması durumunda da zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren on beş yıldır (TCK madde 66/1-d). Dava zamanaşımını kesen hallerde, dava zamanaşımı süresi en fazla yirmi iki yıl altı ay olabilir (TCK madde 67/4).
Nitelikli haller açısından da suçun işlendiği sırada fail, on iki yaşını doldurmuş olup da henüz on beş yaşını doldurmamışsa bu sürelerin yarısı, on beş yaşını doldurmuş olup da on sekiz yaşını doldurmamışsa bu sürelerin üçte ikisinin geçmesi zamanaşımının dolması için yeterli olacaktır (TCK madde 66/2).
Kasten yaralama suçunun TCK madde 86/2’deki basit halinin işlenmesi durumunda, Cumhuriyet savcısı kamu davasının açılmasını beş yıl süreyle erteleyebilir (CMK madde 171).
Kasten yaralama suçu açısından ani suç olması nedeniyle fiilin işlendiği sırada yürürlükte olan ceza kanunu uygulanır. Zamanaşımı, suçun işlendiği anda başlar. Şikayet süresi, netice meydana gelir gelmez başlar. İcra hareketleri tamamlanana kadar bu suça iştirak edilebilir, icra hareketleri tamamlandıktan sonra iştirak mümkün değildir.
Kasten yaralamanın kişi üzerindeki etkisi basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif ise cezada indirim yapılacaktır. Ayrıca suçun takibi de şikayete bağlı kılınmaktadır.
Anayasa’nın 17.maddesine göre “Kişinin vücut bütünlüğüne tıbbi müdahaleler ve kanunda belirtilen haller dışında dokunulamaz. Kişinin rızası dışında tıbbi veya bilimsel deney yapılamaz.”. Fakat TCK m. 86/2 uyarınca kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde olması halinde suç, kovuşturulması bakımından şikayete bağlı tutulmuştur. Ancak burada da dikkat edilmesi gereken bir husus bulunmaktadır. Şikayet şartı, Ceza Hukukunda fiilin hukuka aykırılığını ortadan kaldıran bir hal değildir. Hukuka aykırılık da dahil suçun tüm şartların gerçekleşmesi durumunda Ceza Muhakemesi Hukuku bakımından soruşturma ve kovuşturma koşuludur.
TCK madde 86/2 uyarınca kasten yaralamanın ihmali davranışla basit şekli bulunuyorsa suçun takibi şikayete bağlı olacaktır. Kasten yaralamanın diğer hallerine yapılan yollama bakımından ise suçun soruşturulması ve kovuşturulması re’sen yapılacaktır.
Yaralanmaların derecesi ve ağırlığı kural olarak önemli değildir. Ancak, bilinçli taksir halleri haricinde, TCK m.89’a giren suçların kovuşturulması şikayete bağlı olduğu için şikayetçi olmayan mağdurlar hesaba katılmaz. Örneğin, yaralanan iki kişiden biri şikayetçi değilse, bu nitelikli halin uygulanmaması gerekir.
Taksirle yaralama suçu, soruşturma ve kovuşturma açısından takibi şikayete bağlı suçlardandır. Yaralananlardan birinin şikayetçi olmaması durumunda bile, soruşturma ve kovuşturma re’sen yürütülmelidir. Fakat uygulamada yaralananlardan birinin şikayetçi olmamasının dikkate alınması gerektiği ve şikayetçi olanların sayısına göre durumun değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmektedir. Taksirle yaralama, şikayete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın uzlaşma kapsamındadır.
11 Mart 2022
YARALAMA SUÇU
YARALAMA SUÇU
5237 sayılı TCK m. 86 ve m.88’de “Kasten Yaralama” suçu düzenlenmiştir. TCK m.86 gereğince “Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
TCK m.86/2 ve m.86/3’de kasten yaralama suçunun nitelikli halleri düzenlenmiştir. TCK m.86/3 ‘de ; “Kasten yaralama suçunun;
- a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
- b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
- c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silahla, işlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Kasten yaralama suçunun faili herkes olabilir fakat failin, TCK madde 86/3- a’da düzenlenen yakınlardan birisinin olması halinde (üstsoy, altsoy, eş veya kardeş) ceza ağırlaştırılır. Buna ek olarak TCK madde 86/3-d uyarınca kamu görevlisi tarafından görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde verilecek ceza ağırlaştırılır.
TCK m.84’de belirtildiği üzere, intihara yardım cezalandırmaktadır ancak yaralamaya yardımı cezalandırılmamaktadır. Ayrıca kendisini yaralayan akıl hastalığı ya da yaş küçüklüğü nedeniyle kusur yeteneğine sahip değilse, yardım eden kişiyi dolaylı fail olarak cezalandırmak mümkündür.
Kasten yaralama suçunda kişilikleri olmayan hayvanlar ve eşyalar suçun konusu olabilir ancak mağduru olamazlar. Bunun sebebi ise ceza ilişkisinin yalnızca kişilikleri bulunan varlıklar arasında kurulabilmesidir.
Kasten yaralama suçunun mağduru herkes olabilir. Suçun mağduru açısından, herhangi bir özellik bulunmamaktadır. TCK m. 86/3 uyarınca mağdurun faille olan yakınlığı, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan birine karşı ve kamu görevlisine karşı yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi, kanun koyucu tarafından cezanın ağırlaştırılmasını gerektiren bir sebep olarak kabul edilmiştir.
Kasten yaralama suçu ile korunan hukuki yarar, vücut dokunulmazlığı, beden ve akıl bütünlüğüdür. Bu nedenden dolayı, mağdurun mutlaka hayatta olması gereklidir.
Cenin, anne karnından çıkıp ayrı bir varlık haline gelinceye kadar bu suçun mağduru olamaz dolayısıyla, doğmamış olan ana karnındaki bir canlıya karşı işlenen yaralama fiilleri, yaralama suçunu oluşturmayacaktır.
Hamilelikte alınan bir ilaç veya hamile kadına bulaştırılan bir virüs, çocuk üzerindeki etkisini doğumdan sonra gösterebilmektedir. Dolayısıyla somut olayın özelliğine göre kasten yaralama suçu veya taksirle yaralama suçunun ortaya çıkabileceği doktrinde bazı yazarlar tarafından kabul edilmektedir.
TCK m. 37/2 gereğince üçüncü kişi, zorlama veya aldatma yoluyla bir başkasının kendisini yaralamasına sebebiyet verirse, dolaylı faillik yoluyla kasten yaralama suçunu işleyebilir. Örneğin, bir alkol bağımlısına alkol sağlamak o kişinin sağlığını kötü etkileceği için, alkolü sağlayan kişi TCK m.37/2 uyarınca faillikten cezalandırılacaktır.
Kişinin kendisini yaralaması kasten yaralama suçunu oluşturmamaktadır. Dolayısıyla bir kişiyi kendisini yaralamaya azmettiren veya bu kişinin kendisini yaralamasına yardım eden kişi cezalandırılmaz.
Kasten yaralama, seçimlik hareketli bir suçtur. Kasten yaralama suçunu oluşturan hareket, icrai ve ihmali olabilir. TCK m.88’de bu suçun ihmali bir davranışla işlenmesi halinde cezanın indirilebileceği düzenlenmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, failin cezalandırılması için, dış dünyada meydana getirilen ve hukuken önemli olan değişikliğe, iradi bir hareketle sebebiyet verilmesi gerektiğini vurgulayıp, nedensellik ilişkisi konusundaki görüşü ise; “Nedensellik bağının bulunup bulunmadığını saptayabilmek için, failin hareketinin oluşan sonucu oluşturabilme olanağına sahip olup olmadığı veya bu hareketin sonuç bakımından tamamen tesadüf niteliği taşıyıp taşımadığını belirlemek gerekir.” Şeklindedir.
Yargıtay 3.Ceza Dairesi, K.2014/5596 sayılı kararı “sanığın katılana tokat atarak kasten basit yaralama suçunu işlediği katılan ve tanık beyanlarından anlaşılmakla sanığın mahkumiyeti yerine, beraatine kararı verilmesi hukuka aykırıdır.” şeklindedir. Dolayısıyla bu karar gereğince birine tokat atmak kasten yaralama suçu oluşturur.
Yargıtay 3.Ceza Dairesi, K.2015/4923 sayılı kararı gereğince mağdur ile fiziksel temasa girmeksizin icra edilen bazı eylemler kasten yaralama suçuna teşebbüs olarak nitelendirebilir.
Yargıtay 3.Ceza Dairesi, K.2014/28856 sayılı kararı “sanığın iteklemesi sonucunda mağdurenin düşerek yaralanmasına neden olduğu anlaşılan olayda kasten yaralama suçundan cezalandırılması gerekirken, suç vasfında hataya düşülerek sanığın eyleminin taksirle yaralama olarak değerlendirilerek mağdurenin şikayetten vazgeçmesi nedeniyle yazılı şekilde düşme kararı verilmesi hukuka aykırıdır.” şeklindedir. Dolayısıyla bu karar uyarınca mağdurun iteklenmesi sonucu düşerek yaralanması kasten yaralama suçu olarak kabul edilir.