31 Ağustos 2023
YALAN TANIKLIK SUÇU (TCK M.272)
YALAN TANIKLIK SUÇU
Tanık, Yargıtay Ceza Kurulu’nun yapmış olduğu tanıma göre, hariçte geçen olaylara ilişkin bildiklerini tanık dinlemeye yetkili makam önünde beyana mecbur olan üçüncü kişidir. AİHS m. 6/3-d’deki “tanık” ise kendine özgü bir anlama sahiptir. “Tanık, kişisel olarak bilgi sahibi olduğu olaylar hakkında bir soruşturma çerçevesinde ifade vermeye davet edilen herhangi biridir”.
Çocuklar, akıl hastaları, sağır ve dilsizler, akrabalar, yalan tanıklık suçundan mahkûm olmuş kişiler de dahil olmak üzere herkes tanık olabilmektedir.
5271 Sayılı CMK uyarınca tanık olma konusunda bazı kişilerin çekilme hakkı bulunmaktadır.
Tanıklık, kamu hukukundan kaynaklanan umumi bir görevdir ve kişilerin tanıklık etmeleri topluma ilişkin menfaat gereğidir.
Tanıklık ödevinin Anayasadaki temelini m. 38/5’in “Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayıcı bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz” hükmü oluşturmaktadır. Zira Anayasa’da düzenlenen bu hüküm uyarınca belirtilen durumda tanıklıktan çekinmeyi bir temel hak olarak düzenlemek suretiyle tanıklığın kural olarak yerine getirilmesi zorunlu kılan bir ödev olduğunu öngörmektedir.
Bir kimsenin hukuka aykırı bir eylem nedeniyle başlatılan bir soruşturma çerçevesinde yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak şahitlik yapmasıyla bu suç vuku bulmaktadır.
Madde 272-
(1) Hukuka aykırı bir fiil nedeniyle başlatılan bir soruşturma kapsamında tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye, dört aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Mahkeme huzurunda ya da yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
Yalan tanıklık suçu, ‘Adliyeye karşı suçlar’ başlığı altında yer almaktadır.
Yargıtay’a göre yalan tanıklık suçuyla ihlal edilen hukuksal değer, yargılamanın işleyişinin dürüstlüğü ve yargılamada kullanılan delillerle delil araçlarının doğruluğu, içtenliği ve bütünlüğüdür.
Bir görüşe göre adliyeye karşı suçların hukuki içeriğini adli fonksiyon oluşturmaktadır. Geniş anlamda adli fonksiyonu nitelersek, yargılama faaliyeti kadar yargılama öncesi araştırma, soruşturma devrelerini ve yargı kararlarının infazını kapsamaktadır. Dar anlamdaki adli faaliyet ise sadece yargılama aşamasıyla sınırlı kalmaktadır.
Yalan tanıklık suçu, bir yandan yargının düzgün işleyişindeki devlete ait yargısal yararı ihlal ederken; diğer yandan aleyhine yalan tanıklıkta bulunulan kişiye ait bireysel varlık veya menfaati ihlal etmektedir.
Yalan tanıklık suçu, sadece tanıklar tarafından işlenebileceğinden dolayı özgü bir suçtur.
Suçun maddi unsurunu oluşturan hareket, ‘’gerçeğe aykırı olarak tanıklık ‘’ yapmaktır. Bu ifade, yalan konuşmak veya tanıklığın konusunu oluşturan hususlarda bilgiyi, kısmen veya tamamen saklamayı kapsamaktadır.
Nitelikli Haller
(3) Üç yıldan fazla hapis cezasını gerektiren bir suçun soruşturma veya kovuşturması kapsamında yalan tanıklık yapan kişi hakkında iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Hapis cezasının üç yıldan daha az veya fazla olduğu hesaplanırken soyut ceza esas alınır. Adli para cezasını gerektiren bir suç söz konusuysa, nitelikli hal uygulanmaz.
(4) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi ile ilgili olarak gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması koşuluyla, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Bu nitelikli halin uygulanması için yüklenen fiili işlemediğine dair, aleyhine tanıklık edilen hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiş olması gerekmektedir.
(5) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması koşuluyla; yalan tanıklık yapan kişi, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.
(6) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kimsenin ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına; (…) hükmolunur.
Bu durumda faile 20 yıldan 30 yıla kadar hapis cezası verilecektir. Hükmün kesinleşmesi gerekmektedir.
(7) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kimsenin mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, altıncı fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır.
(8) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi hakkında hapis cezası dışında adlî veya idari bir yaptırım uygulanmışsa; yalan tanıklıkta bulunan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Hapis cezasına hükmedilmesi, yakalama, tutuklama gibi özgürlüğü kısıtlayıcı tedbirler ile CMK’da sayılan diğer koruma tedbirlerine karar verilmesi halleri yukarıdaki nitelikli haller kapsamına girerken, diğer adli veya idari yaptırımların uygulanması, bu hükmün uygulanmasını gerektirmektedir. Diğer adli yaptırımlar, hukuk mahkemesince ihtiyati tedbire, velayetin veya vesayetin kaldırılmasına, malvarlığının dondurulmasına karar verilmesi ya da kişi hakkında disiplin cezası uygulanması, görevden uzaklaştırılması gibi çeşitli biçimlerde ortaya çıkabilmektedir. Diğer yandan Kabahatler Kanunu kapsamına idari yaptırıma mahkûmiyet de hükmün uygulanmasını gerektirir. Bu hüküm açısından tedbire karar verilmesi yeterli değildir, bunun uygulanmaya en azından başlanmış olması da şarttır.
Bu suç genel kastla işlenebilir. Fail, şahit olarak beyanda bulunduğunu ve bu beyanlarının objektif olarak gerçeğe aykırı olduğunu bilecek ve bunu isteyecektir. Suç olası kastla da işlenebilir; böyle bir durumda ceza indirilir. (TCK m.21/2)
Cezasızlık Nedenleri veya Cezanın Azaltılmasını Gerektiren Nedenler
Madde 273- (1) Kişinin;
- a) Kendisinin, üstsoy, altsoy, eş veya kardeşinin soruşturma ve kovuşturmaya uğramasına neden olabilecek bir hususla ilgili olarak yalan tanıklıkta bulunması
Fail, kendisini veya sayılan yakınlarından birini olası bir soruşturma ya da kovuşturmadan sakınmak için yalan tanıklıkta bulunmuş olmalıdır. Böyle bir soruşturma veya kovuşturma tehlikesinin kendi kanaatince uğrayacağını düşündüğü için henüz ifade verilmeden önce mevcut bulunması gerekir.
- b) Tanıklıktan çekinme hakkı olmasına rağmen, bu hakkı kendisine hatırlatılmadan gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapması,
Kimlerin tanıklıktan çekinme hakkına sahip olduğu CMK m.45,46 ve 48 ile HMK m.248-250’de gösterilmiştir. Bu kişilere tanıklık yapmadan önce tanıklıktan çekinme haklarının bulunduğu mutlaka hatırlatılması gerekmektedir. Bu atlanarak tanıklıktan çekinme hakkına sahip olan kişi dinlenmiş ve gerçeğe aykırı ifade vermişse, bu cezasızlık ya da indirim nedeninden yararlanabilecektir.
m.274’te suçun tamamlanmasından sonra etkin pişmanlık durumuna yer verilmiştir.
Madde 274- (1) Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında bir hak kısıtlamasını veya yoksunluğunu sonuçlayacak nitelikte karar verilmeden veya hükümden önce gerçeğin söylenmesi halinde, cezaya hükmolunmaz.
(2) Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında bir hak kısıtlamasını veya yoksunluğunu sonuçlayacak nitelikte karar verildikten sonra ve fakat hükümden önce gerçeğin söylenmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisinden yarısına kadarı indirilebilir. (3) Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında verilen mahkûmiyet kararı kesinleşmeden önce gerçeğin söylenmesi halinde, verilecek cezanın yarısından üçte birine kadarı indirilebilir.
Yalan tanıklık suçu, gerçeğe aykırı olarak beyanda bulunulduğu anda tamamlanır. Bu açıdan yalan tanıklık, salt hareket suçudur ve bu nedenle icra hareketleri bölünebiliyorsa teşebbüse elverişlidir.
