31 Ağustos 2023
Emsal Kararlar
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Yalan tanıklıkta bulunduğu iddia ve kabul edilen Eskişehir 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 2009/737 esas 2010/303 karar sayılı dosyasında katılan H.. Y.. hakkında hükmolunan 2.000 TL adli para cezasının 04.06.2012 tarihinde infaz edildiğinin UYAP’tan alınan adli sicil kaydından anlaşılması karşısında, 2.000 TL adli para cezasına ilişkin adli yaptırımın uygulanmasından önce 20.08.2010 havale tarihli dilekçesiyle sanığın anılan mahkemeye müracaatla yalan tanıklıkta bulunduğunu öne sürmesi ve hakkında 15.08.2011 günlü iddianameyle yalan tanıklık suçundan dava açılmış bulunduğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 272/2. maddesinin uygulanması gerektiği gözetilmeden anılan maddenin sekizinci fıkrası ile hüküm kurulması,
Sonuç: Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 05.03.2014 tarihinde oybirliği ile, karar verildi. (Yargıtay 9.Ceza Dairesi E.2014/686 K.2014/2566 T.05.03.2014)
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Karar: Sanık savunması, katılanın beyanı, ses kayıtları çözümüne ilişkin bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından; sanığın, eşiyle arasındaki boşanma davasında tanıklık yapan ve aynı zamanda bacanağı olan katılanın, duruşmada, eşinin başka bir kişiyle ilişkisi olduğunu bildiği halde ilişkiyi bilmediğine dair yalan beyanda bulunarak suç işlediğini ispat etmek amacıyla, katılanla yaptığı telefon görüşmesinde, katılana özel olarak sorular sorarak, katılanın cevaplarını ve aralarındaki tüm konuşmaları cep telefonuyla gizlice kayda aldığı, bilahare ses kayıtlarını CD’ye aktarıp C. Başsavcılığına ibraz ederek katılan hakkında yalan tanıklık suçundan şikayetçi olduğu ve kayıtları boşanma davasına da delil olarak sunduğu olayda; sanığın, bir daha delil elde etme olanağının bulunmadığı bir durumda iken, kaybolma olasılığı bulunan mevcut delilin muhafazasını sağlamak için değil, önceden hazırlıklı ve planlı şekilde, katılan hakkında C. Başsavcılığına yapacağı şikayete ve boşanma davasına delil oluşturmak amacıyla hareket ederek gizlice kayıt yapıp, bu ses kayıtlarını içerir CD’yi, adli makamlara delil olarak sunduğu, somut olayda, sanığın, hukuka uygun davrandığının kabul edilemeyeceği cihetle, atılı suçun yasal unsurlarının oluştuğu anlaşılmakla, mahkumiyetine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş, tebliğnamedeki bozma öneren düşünceye iştirak edilmemiştir.
Sonuç: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın, eksik incelemeye, suçun unsurlarının oluşmadığına ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA, 12.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (Yargıtay 12.Ceza Dairesi E.2014/11623 K.2015/20 T.12.01.2015)
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Karar: Gerekçeli karar başlığında suç tarihlerinin “23.06.2009, 13.05.2010” yerine “2010” olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım hatası kabul edilmiştir. Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
1) Sanığın, U.U. hakkında hakaret ve tehdit suçundan yapılan soruşturma sırasında 23.6.2009 tarihinde Cumhuriyet savcısı huzurunda ve kovuşturma aşamasında 13.05.2010 tarihinde ise hakim huzurunda gerçeğe aykırı beyanda bulunmasının tek yalan tanıklık suçunu oluşturacağı gözetilmeden sanığın yazılı maddeler ile iki kez cezalandırılmasına karar verilmesi,
2) Adli para cezasına mahkum edilen sanık hakkında 5237 sayılı T.C.K.nın 53. maddesinde gösterilen hak yoksunluğuna hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Sonuç: Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, temyiz harcının istenmesi halinde iadesine, 25.06.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi. . (Yargıtay 9.Ceza Dairesi E.2013/6076 K.2013/9749 T.25.06.2013)

 
			