21 Ağustos 2023
Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma Suçu Emsal Kararlar
TÜRK MİLLETİ ADINA
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- Sanığın örgüt içinde uzun süre tabur komutanlığı, bölge sorumluluğu gibi görevlerde bulunduktan sonra 2003 yılı ekim ayına kadar takım, bölük ve tabur komutanlarının görev aldığı özel kuvvetler komutanlığı yaptığının anlaşılması ve kabulünde bu yönde olması karşısında 5237 sayılı kanunun 314. maddesinin 1. fıkrasında belirlenen yöneten konumunda olduğu ve bu fıkraya göre cezalandırılması gerektiği gözetilmeden kabule de uymayan bir uygulama ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
2- Kabul ve uygulamaya göre de;
5237 sayılı TCK.nun 314. maddesinin 3. fıkrasının “suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümleri bu suç için de aynen uygulanır” amir hükmü karşısında; örgüt kurma suçu kapsamında bulunan 5237 sayılı TCK.nun etkin pişmanlığa ilişkin 221. maddesinde 765 sayılı TCK.nun 170. maddesinin uygulanabilmesi için aranan silahlı örgüt tarafından amaç suçun işlenmemiş ya da amaç suçun işlenmesine kalkışılmamış olması gerektiğine ilişkin bir koşul öngörmediği de gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun buna göre tayin ve takdir edilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile etkin pişmanlık hükmünün uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
3- 5237 sayılı TCK.nun 58. maddesi örgüt mensubu olan sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının infazı sırasında ve infazından sonra uygulanmak üzere denetimli serbestlik tedbiri uygulamasını getirmiş, ayrıca sanık hakkında uygulanacak infaz rejiminin de buna göre belirlenmesini öngörmüştür. Maddenin kapsam ve amacından da anlaşılacağı üzere bu hususlar bir ceza değil, cezaya bağlı olarak uygulanacak infaz rejimi ile ilgili olup bu konunun gerek Yargıtay Ceza Genel Kurulunun gerekse Dairemizin yerleşik uygulamaları karşısında kazanılmış hak oluşturmayacağı da gözetilerek silahlı örgüt üyeliği suçundan mahkum olan sanık hakkında anılan maddenin uygulanması konusunda her hangi bir karar verilmemesi,
Kanuna aykırı, C. Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 13.3.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi. (Yargıtay 9.Ceza Dairesi E.2006/470 K.2006/1484 T.13.03.2006)
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : 1- ) Silahlı terör örgütü adına suç işlemeden kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde;
Sanığın 28.3.2006 tarihinde örgüt adına işlediği ve mahkemece örgüt adına suç işleme suçuna esas alınan, görevi yaptırmamak için direnme suçundan mahkumiyete dair Diyarbakır 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 31.10.2011 tarih, 2010/811 esas, 2011/528 Sayılı kararı Dairemizin 11.6.2014 tarih, 2013/15986 esas, 2014/6990 karar sayılı ilamı ile onanmış olup, anılan suçun hükümden sonra 30.4.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6459 Sayılı Kanunun 8. maddesiyle 3713 Sayılı Kanunun 7. maddesine eklenen 4. fıkra kapsamında sayılan suçlardan olmadığı belirlenerek yapılan incelemede;
Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
a- ) Anayasanın 38, 138/1. maddeleri, 6352 Sayılı Kanunun amaç, kapsam ve gerekçesi, TCK’nın 61. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine dair ölçütlerle, 3/1. maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi çerçevesinde, suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, konusunun önem ve değeri, meydana getirdiği zarar ve tehlikenin ağırlığı sanığın kasta dayalı kusuru, güttüğü amaç ve saik ile sübutu kabul edilen silahlı terör örgütünün propagandasına dönüşen yasadışı gösteriye katılarak taş atmak suretiyle görevi yaptırmamak için direnmekten ibaret eyleminin niteliği de göz önünde bulundurularak; tayin olunan cezadan TCK’nın 220. maddesinin 6. fıkrasının 2. cümlesinde yer alan düzenleme uyarınca hukuka, vicdana, uygun olan ve maddede gösterilen indirim oranı ile uyumlu, makul ve makbul bir indirim yapılması gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyen ve eylemlerin niteliğinin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek 1/24 oranında indirim yapılmak suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini,
b- ) Sanık hakkında öncelikle temel ceza tayin edilip sonrasında aynı maddelik indirim uygulandıktan sonra devamında 3713 Sayılı Kanunun 5. maddesi gereğince artırım yapılması gerekirken, sıralamada hataya düşürülerek yazılı şekilde uygulama yapılması,
2- ) Terör örgütünün propagandasını yapma suçundan kurulan hükme yönelik temyize gelince;
Sanığa yüklenen suçun tarihi, işlenme yöntemi ve temel şekli itibariyle gerektirdiği cezanın süresine göre; hükümden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 Sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında kaldığı ve anılan maddenin 1. fıkrasının “b” bendinde yer alan “… kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine karar verilir.” şeklindeki düzenleme karşısında; sanığın hukuki durumunun yeniden takdir ve tayininin gerekmesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 11.06.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (Yargıtay 9.Ceza Dairesi E.2014/1599 K.2014/7143 T.11.06.2014)
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR: Sanık müdafiinin tüm C.Savcısının sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5237 sayılı TCK’nın 314. maddesinin 3. fıkrasında; “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler bu suç açısından aynen uygulanır.” denilmekte, anılan Kanunun 220. maddesinin 6. fıkrasında ise “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi ayrıca örgüte üye olmak suçundan dolayı cezalandırılır.” hükmünü taşımaktadır. Anılan Kanun maddelerinin amaç, kapsam ve gerekçesi birlikte nazara alındığında; 5237 sayılı TCK’nın suçların içtimaı bakımından gerçek içtima kurallarını benimsediği, suç oluşturan kaç eylem varsa o kadar suç ve kaç suç varsa o kadar ceza vardır ilkesi doğrultusunda düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Bu ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde; 18.3.2007 tarihli olay ve yakalama tutanağında belirtildiği üzere terör örgütünün üst düzey mensuplarının örgütsel ilişkileri ve terör örgütü lehine yayın yapan basın yayın organlarını kullanarak verdikleri eylem talimatı doğrultusunda korsan gösteriye katılarak, çöp konteynırlarını dizmek suretiyle barikat kuran, yol üzerine lastik yakarak örgüt ve elebaşı lehine slogan atan, güvenlik güçlerine taş atan grup içinde yer alıp, bu eylemlere iştirak eden ve bu suretle örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği olay, yakalama tutanakları ile tüm dosya kapsamından anlaşılan sanığın hem silahlı örgüte üye olmak hem de terör örgütünün propagandasını yapmak suçlarından ayrı ayrı cezalandırılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
SONUÇ: Kanuna aykırı, C. Savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 12.11.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (Yargıtay 9.Ceza Dairesi E.2007/10545 K.2008/12121 T.12.11.2008)
