24 Şubat 2023
Hırsızlık Suçunun Nitelikli Halleri
Hırsızlık Suçunun Nitelikli Halleri
Madde 142- (1) Hırsızlık suçunun;
- a) Kime ait olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında,
- b) Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında,
- c) Halkın yararlanmasına sunulmuş ulaşım aracı içinde veya bunların belli varış veya kalkış yerlerinde bulunan eşya hakkında,
- d) Bir afet veya genel bir felaketin meydana getirebileceği zararları önlemek veya hafifletmek maksadıyla hazırlanan eşya hakkında,
- e) Adet veya tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında,
İşlenmesi hâlinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Suçun;
- a) Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak,
- b) Elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle,
- c) Doğal bir afetin veya sosyal olayların meydana getirdiği korku veya kargaşadan yararlanarak,
- d) Haksız yere elde bulundurulan veya taklit anahtarla ya da diğer bir aletle kilit açmak suretiyle,
- e) Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle,
- f) Tanınmamak için tedbir alarak veya yetkisi olmadığı halde resmi sıfat takınarak,
- g) Barınak yerlerinde, sürüde veya açık yerlerde bulunan büyük veya küçük baş hayvan hakkında,
İşlenmesi hâlinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Suçun, bu fıkranın (b) bendinde belirtilen surette, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranına kadar artırılır.
(3) Suçun, sıvı veya gaz hâlindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde işlenmesi halinde, beş yıldan on iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır ve on bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(4) (Ek: 6/12/2006 – 5560/6 md.) Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlâli veya mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde, bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikâyet aranmaz.
TCK m.143 uyarınca hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi halinde de verilecek ceza üçte birine kadar arttırılır.
Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebileceği TCK m.145’te düzenlenmiştir.
Hırsızlık suçunda, doğrudan fail için veya bir üçüncü kişi için ağır ve acil bir gereksinimi karşılamak maksadıyla işlenmişse yani bir zorunluluk hali mevcutsa, somut olayın özelliğine göre, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten vazgeçilebilir.
Hırsızlık suçu kastla işlenir. Ancak genel kast yeterli değildir, kanun özel kastı kendisine veya başkasına bir yarar sağlama maksadı biçiminde ifade etmiştir.
Hırsızlık suçu kural olarak re’sen kovuşturulmaktadır.
Hırsızlık suçu için görevli mahkeme, asliye ceza mahkemeleridir. Hırsızlık suçu, suçun işlendiği yer asliye ceza mahkemesinde görülür.

11 Ocak 2023
Dolandırıcılıkta Şikayet ve İhbar
Dolandırıcılıkta Şikayet ve İhbar (Suç Duyurusu)
CMK m. 158’e göre dolandırıcılıkta şikayet ve ihbar Cumhuriyet Başsavcılığına veya kolluk makamlarına yapılabilir. Valilik veya kaymakamlığa ya da mahkemeye yapılan ihbar veya şikâyet, ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir. Yurt dışında işlenip ülkede takibi gereken suçlar hakkında Türkiye’nin elçilik ve konsolosluklarına da ihbar veya şikâyette bulunulabilir. İhbar veya şikâyet yazılı veya tutanağa geçirilmek üzere sözlü olarak yapılabilir.
CMK m. 158 doğrultusunda suç duyurusunda bulunmak için cumhuriyet başsavcılığına, kolluk makamlarına veya yukarıdaki maddede sayılan ilgili yerlere gidilmelidir. Ayrıca nasıl dolandırılma olmuşsa mağdur, kanıt olarak gösterebilecek mesaj görselleri, telefon kayıtları, senetler vb. belgeleri de hazır bulundurulmalıdır. Çoğu davada dolandırıcılıkla itham edilen şüphelinin masumluğunu ispat etmek için büyük çaba verdiği ve şikayet edenin iyi bir savunma ve ispat yapması gerektiği gözlemlenmiştir.
Sürecin işleyişinden de kısaca bahsedilmesi gerekirse yapılan şikayet ve ihbardan sonra cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle araştırmaya başlar. (CMK m. 160)
Paramı Nasıl Geri Alacağım?
Yukarıda dolandırıcılık suçunun şikayeti ve akabinde açılan ceza davasının sürecinden bahsedilmiştir. Açılan ceza davası suçlunun ceza almasını sağlar fakat kaybedilen para ile ilgili doğrudan bir hüküm kurmaz. Sadece bazı durumlarda davanın aleyhine sonuçlanacağını anlayan sanıklar cezalarında indirim sağlamak için oluşturdukları maddi zararın tamamını veya bir kısmını giderme yoluna gitmektedirler. Ancak bunun olmadığı bir varsayımda paranın geri alınabilmesi için özel mahkemelerde bir dava açılmalı veya icra takibinde bulunulması gerekir. Örneğin paranın geri alınabilmesi için asliye hukuk mahkemesine istenilen tutarın da belirtildiği dilekçe ile başvurarak alacak davası açılabilir. Aynı şekilde uğranılan maddi/manevi zarar için tazminat davası da açılabilir. Bunların dışında mağdur, kaybettiği para için faile icra takibi de başlatabilir. Eğer bu takibe borçlu itiraz etmezse veya itirazı haksız görülürse takip kesinleşir. Takip kesinleştikten sonra haciz isteminde bulunulabilir ve böylelikle tahsilat başlar. Eğer borçlunun itirazı kabul edilirse de mağdur (alacaklı), süresi içinde itirazın iptali davası açabilir veya itirazın kaldırılmasını talep edebilir.

3 Ağustos 2022
Tüketici Sözleşmesindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmelik
Tüketici Sözleşmesindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmelik
Haksız şartların tespit edilmesi ve denetlenmesine ilişkin usul ve esaslar ile sınırlayıcı olmamak kaydıyla haksız şart olduğu kabul edilen sözleşme şartları yönetmelikle belirlenir (6502 Sayılı TKHK m. 5/f. 9). Buna istinaden çıkarılan Yönetmelik Ek-1’de haksız sözleşme şartları düzenlenmekte olup Yönerge’nin ekinde ise 19 farklı haksız şart örneği bulunmaktadır.
Yönetmelik madde 4’te tanımlar başlığında sözleşme, ‘“tüketici ile sözleşmeyi düzenleyen arasında kurulan yazılı ve sözlü her türlü sözleşmeyi” ifade eder, şeklinde düzenlenmiştir. Aynı yönetmelikte sözleşmeyi düzenleyen kavramı, “kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade eder, şeklinde düzenlenmiştir. Yönetmelik gereğince tüketici sözleşmesi, kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişi ile tüketici arasında kurulan yazılı veya sözlü her türlü sözleşmedir.
Diğer bir ifadeyle tüketici sözleşmesi, mal veya hizmetin tüketiciye sunulması karşılığında tüketicinin de parayla ölçülebilir bir bedeli ifa ettiği ivazlı sözleşme olarak kabul edilebilir. Tüketici sözleşmesi, tüketici işlemi içerisinde yer alan birden çok taraflı hukuki işlemdir.
Tüketici sözleşmeleri bakımından haksız şart denetimi yapılırken, genel işlem koşulu niteliği taşıyan veya taşımayan, müteşebbis tarafından kaleme alınmış tüm sözleşme koşulları yorum denetimine tabi tutulmaktadır. Fakat tüketici sözleşmelerinden farklı olarak diğer sözleşmelerde yorum denetimi, sadece genel işlem koşulu niteliğine sahip sözleşme koşulları açısından mümkün olmaktadır.
Genel işlem koşullarının içerik denetimi açısından, 6502 Sayılı Kanun ile TBK’nın, uygulama açısından kişi bakımından farklılaşmaları ile birlikte Yönetmelik’te, sınırlı sayı (numerus clausus) oluşturmamak amacıyla haksız şart olduğu kabul edilen sözleşme koşullarına yer verilmesi, tüketici sözleşmesi ve diğer sözleşmeler ayrımı yapılması gerekliliğini ortaya koymaktadır.
AB Yönergesi m.3 ve Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Yönetmeliği m. 5’ te sınırlayıcı olmamak üzere, önemli örnekler düzenlenmiş olup bu örnekler, hakimi bağlayıcı nitelikte olmayıp yol gösterici niteliktedir.

22 Nisan 2022
Tüketici Hakem Heyeti Başvuru
Tüketici Hakem Heyeti Başvuru
THHY m. 11’de THH’lere başvuru şekli düzenlenmektedir. Dolayısıyla bu madde uyarınca elden başvurular, şahsen veya vekil aracılığıyla uyuşmazlık konusunu içeren bir dilekçe ile yapılır; delil bulunması halinde dilekçeye eklenir. Eksiklikler THH’ce tamamlatılır.Ayrıca posta yoluyla veya elektronik ortamda e-Devlet kapısı üzerinden ve Tüketici Bilgi Sistemindeki (TÜBİS) başvuru formu eksiksiz doldurulması ve varsa bilgi ve belgelerin sisteme yüklenmesi şeklinde yapılabilir. THHY m. 11/2-3 f. uyarınca aynı uyuşmazlık hakkında THH’ye bir kez başvuru yapılabilecek ve birden fazla THH’ye başvuru yapılamayacak olup THH’ce re’sen veya diğer tarafın itirazı üzerine derdestlik dikkate alınacaktır.
THHY m. 7/3 f. uyarınca, başvurular, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu veya tüketici işleminin yapıldığı yerdeki THH’ye yapılabilir. İl ve ilçe THH görevi TKHK m. 68/1’de belirlenen para sınırına göre belirlenecektir. THH kurulmayan ilçelerde Bakanlıkça o ilçe için belirlenen THH yetkilidir. THHY m. 7/3 f. uyarınca, THH kurulmayan yerlerde başvuru ilçe kaymakamlığına yapılabilecek ve kaymakamlıklarca gereği yapılmak üzere Bakanlıkça belirlenen yetkili THH’ye intikal ettirilecektir.
Tüketici Hakem Heyeti Başvuru Süresi
THH’lerin karar alma süresi THHY m. 23’de düzenlenmiş olup buna göre başvuru, tarih ve sırasına göre en geç altı ay içinde görüşülür ve karara bağlanır. Yapılan başvurunun niteliği, başvuru konusu, mal veya hizmetin özelliği gibi hususlar dikkate alınarak, karar süresi en fazla altı ay daha uzatılabilir.
Tarafların ivedi inceleme talebinde bulunması ve bu talebin başkan tarafından uygun bulunması halinde başvuru, THH’lerce öncelikle gündeme alınarak sonuçlandırılır. Belirtilen süreler temenni mahiyetinde düzenleyici süreler olup bu sürelerin dışına çıkılması kararın geçerliliğini etkilemeyecektir.
THHY m. 23/3’de ise Türkiye’de ikameti bulunmayan yabancı uyruklu tüketicilere başvuru sırası önceliği tanınarak incelemenin ivedi kapsamında 6 ay süre içinde görülmesi düzenlenmiştir.

22 Nisan 2022
Tüketici Hakem Heyeti İletişim
Tüketici Hakem Heyeti İletişim
Bakanlık bünyesinde oluşturulan “Alo 175 Tüketici Danışma Hattı” tüketicilerin karşılaştıkları sorunlara ilişkin çözüm yollarının sunulduğu ve tüketici uyuşmazlıklarının çözülmesi amacıyla başvurmaları gereken ilgili makamlara yönlendirildiği “bir çağrı merkezi” olarak hizmet vermektedir.

18 Ocak 2022
Anonim Şirket Kuruluşu 2022
ANONİM ŞİRKET KURULUŞU
Anonim şirket, Türk Ticaret Kanunu’nun 329. Maddesinde verilen tanıma göre sermayesi belirli ve bu sermaye paylara bölünmüş olan ve borçlarından yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirketlerdir.
Günümüzde ticaret hayatında sıkça rastlanan ticaret ortaklıklarından biri anonim şirket ortaklıklarıdır. Anonim şirketler aynı zamanda ticaret hukuku açısından da çokça önemli olup; kuruluş, yönetim ve ortaklığın kaldırılması aşamalarında pek çok uyuşmazlıkla gündeme gelmektedir. Bu yazımızda sizlerle anonim şirketin kuruluş prosedürü, alınması gereken izinler, evraklar ve masraflar hakkında gerekli bilgileri paylaşacağız.
Anonim Şirket Kuruluşu 2022
Anonim şirketlerin kuruluşu Türk Ticaret Kanunu’nca belirli bazı prosedür ve özelliklere tabidir. Türk Ticaret Kanunu madde 335’e göre bir anonim şirket, kurucuların sermayenin tamamını ödemeyi şartsız kabul ettiği, kanuna uygun düzenlenmiş, imzaların noterce yahut ticaret sicili müdürü/ müdür yardımcısınca onaylanmış esas sözleşmenin anonim şirket kurma iradesini açıklamalarıyla kurulmaktadır. Anonim şirketlerin kuruluşunda herhangi bir sınırlama bulunmamaktadır. Yalnızca anonim şirket ekonomik amaç ve konu yönünden kanunen yasaklanmamış olmalıdır.

İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarında toplumsal cinsiyet, cinsel suçlar gibi alanlarda gönüllü çalışmalar yürütmekte. Bir süredir Polat & Polat Avukat Ortaklığında öğrenci stajyerlik yapmakla beraber web sitesindeki metinlerin yazılmasıyla ilgileniyor.
Yasal Uyarı
Bu sayfadaki içerikler hukuk fakültesi öğrencileri tarafından hazırlanmış, içeriğin planlaması ve kontrolü büromuz avukatları tarafından yapılmıştır. Bu sayfada yer hazırlanan hukuki bilgiler, hukukçulara ve genel hatlarıyla konu hakkında fikir edinmek isteyen kişilere yöneliktir. Bu bilgilerin doğruluğunu temin etmek için azami çabayı göstermekle birlikte; bilgilerin somut olaya göre geçerliliğinin değişebileceğini veya yasal değişikliklerle güncelliğini yitirebileceğini, avukatlarımızın hukuki görüşleriyle yargılama yetkisine sahip mercilerin görüşlerinin yer yer birbirinden ayrılabileceğini hatırlatmak isteriz.
7 Aralık 2021
Cinsel İstismar Suçu Yargıtay Kararları
Cinsel İstismar Suçu Yargıtay Kararları
Yargıtay 14.CD.’nin 07.07.2014 tarih ve 2012/13719 E., 2014/9186 K. sayılı kararında cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması durumunun, şikâyete bağlı olmadan, soruşturulması ve kovuşturulmasının re’sen yapılacağı kanunda açıkça düzenlendiği ve sarkıntılık düzeyinde kalmış cinsel istismar suçunun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlı tutulduğu ifade edilmiştir. “Sanığın yolda yürümekte olan mağdurenin arkasından yaklaşıp kalçasına dokunmak şeklindeki eyleminin 28.06.2014 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı TCK’nın 103/1 maddesindeki sarkıntılık düzeyinde kalan basit cinsel istismar suçunu oluşturduğu ve bu suçun sanığının çocuk olması halinde soruşturma ve kovuşturma yapılmasının mağdurenin veya kanuni temsilcilerinin şikâyetine bağlı olduğu, ancak sanığın 18 yaşından büyük olması nedeniyle bu değişikliğin sanık lehine düzenlemeler getirmediği…”
Yargıtay 5. CD 15.03.2010 tarih 2009/14741E ve 2010/2063 K. sayılı kararında suçun varlığını değerlendirirken yakalama tutanakları, doktor raporları, varsa tanık beyanları, fail beyanları, adli suç raporları, failin yakalanış şekli, yakalandığı yer, failin savunmasının hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı, mağdurun yaşam tarzını birlikte değerlendirerek hüküm kurulması gerektiğini ifade etmiştir.
Yargıtay 2. CD. 26/01/2010, 766 – 1218 sayılı kararında “Katılan M.D’nun 18 yaşından küçük olduğuna ve vekili de bulunmadığına göre, 5271 sayılı CMK’nın 234/2 ve 239/2 maddeleri uyarınca istemi aranmaksızın bir vekil görevlendirilmesi ve mağdurun dinlenmesi sırasında da aynı Yasanın 236/3 maddesi uyarınca, psikoloji, psikiyatri, tıp veya eğitim alanında uzman bir kişinin bulundurulması gerektiğinin gözetilmemesi” nedeni ile bozma kararı vermiştir.
Yargıtay 14. CD. 25.04.2012 T. 2011/3161 E. 2012/4722 K. sayılı kararında, CMK m. 236/3 uyarınca mağdur çocukların tanık olarak dinlenmesi sırasında psikoloji, psikiyatri, tıp veya eğitim alanında uzman bir kişinin bulundurulması ve bu kişinin mağdurun beyanlarına ilişkin görüşü de alınarak sonuca varılması gerekli ise de mağdur 18 yaşını tamamlamışsa, uzman kişilerin varlığı ikinci dinlemede işlevsiz olacağından yerel mahkeme kararının bozulmasına gerek olmadığına hükmetmiştir.
Yargıtay 5. CD. 20.05.2008 T. 2007/11696 E. 2008/4617 K. sayılı kararında, “mağdur çocuğun beyanının, tek başına hükme esas alınmadığı hallerde, çocuğun psikolojisinin yeniden dinlemede daha da bozulabileceği” gerekçesiyle, ifade alınması sırasında uzman kişinin yokluğunu bozma sebebi saymamıştır.

Lise egitim hayatına İstanbul Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler lisesinde başlayıp, Kanada Moncton High School’da devam etmiştir. Şu anda Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesinde son sınıf öğrencisi olarak eğitim hayatına devam etmektedir. Aynı zamanda yarı zamanlı olarak Polat&Polat Hukuk Bürosu’nda staj yapmakla birlikte web sitesi için metin yazarlığı yapmaktadır.
Yasal Uyarı
Bu sayfadaki içerikler hukuk fakültesi öğrencileri tarafından hazırlanmış, içeriğin planlaması ve kontrolü büromuz avukatları tarafından yapılmıştır. Bu sayfada yer hazırlanan hukuki bilgiler, hukukçulara ve genel hatlarıyla konu hakkında fikir edinmek isteyen kişilere yöneliktir. Bu bilgilerin doğruluğunu temin etmek için azami çabayı göstermekle birlikte; bilgilerin somut olaya göre geçerliliğinin değişebileceğini veya yasal değişikliklerle güncelliğini yitirebileceğini, avukatlarımızın hukuki görüşleriyle yargılama yetkisine sahip mercilerin görüşlerinin yer yer birbirinden ayrılabileceğini hatırlatmak isteriz.
7 Aralık 2021
Cinsel İstismar Suçu Zamanaşımı
Cinsel İstismar Suçu Zamanaşımı
Cinsel istismar suçu uzlaşma kapsamında olmadığı için basit veya nitelikli olması farketmeksizin uzlaşma hükümleri uygulanamayacaktır. Sarkıntılık suretiyle cinsel istismar suçunun faili de yaşı küçük çocuk ise, suç şikayete bağlı suçlardan olması sebebiyle mağdurun velisi ya da vasisi, şikayet hakkını suçun işlenmesinden itibaren 6 ay içinde kullanmalıdır.
Şikayetten vazgeçme ceza davasının düşme sebebi olup şikayetten vazgeçme, soruşturma ya da ceza davası açıldıktan sonra kovuşturma aşamasında mümkündür. Mağdurun şikayetten vazgeçtiği durumda soruşturma aşamasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilir ise mağdur tekrar aynı olayla alakalı olarak şikayette bulunamaz. Cinsel istismar suçu savcılık tarafından re’sen takip edilir.
Çocukların cinsel istismar suçunun temel şeklinin dava zamanaşımı süresi 15 yıldır. Cinsel istismar suçu, bu zamanaşımı süresi içerisinde her zaman soruşturulabilir ve fail hakkında kamu davası açılabilir.

Lise egitim hayatına İstanbul Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler lisesinde başlayıp, Kanada Moncton High School’da devam etmiştir. Şu anda Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesinde son sınıf öğrencisi olarak eğitim hayatına devam etmektedir. Aynı zamanda yarı zamanlı olarak Polat&Polat Hukuk Bürosu’nda staj yapmakla birlikte web sitesi için metin yazarlığı yapmaktadır.
Yasal Uyarı
Bu sayfadaki içerikler hukuk fakültesi öğrencileri tarafından hazırlanmış, içeriğin planlaması ve kontrolü büromuz avukatları tarafından yapılmıştır. Bu sayfada yer hazırlanan hukuki bilgiler, hukukçulara ve genel hatlarıyla konu hakkında fikir edinmek isteyen kişilere yöneliktir. Bu bilgilerin doğruluğunu temin etmek için azami çabayı göstermekle birlikte; bilgilerin somut olaya göre geçerliliğinin değişebileceğini veya yasal değişikliklerle güncelliğini yitirebileceğini, avukatlarımızın hukuki görüşleriyle yargılama yetkisine sahip mercilerin görüşlerinin yer yer birbirinden ayrılabileceğini hatırlatmak isteriz.
7 Aralık 2021
Cinsel İstismar Suçunda Mağdur Beyanı
Cinsel İstismar Suçunda Mağdur Beyanı
Mağdur hakları, “mağdur ile şikâyetçinin hakları” başlığı altında Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 234. maddesinde düzenlenmiştir. CMK m.234 uyarınca soruşturma ve kovuşturma aşamasında sahip olunan haklar olmak üzere muhakemenin aşamalarına göre iki farklı şekilde düzenlenmiştir.
Cumhuriyet savcısı, kolluktan cinsel istismara ilişkin şikayet veya ihbar haberi aldığında, kolluktan şikayetçinin beyanının alınmasını isteyecektir. Delillere en kısa zamanda ulaşabilmek adına, şikayetçinin, beyanının ardından Cumhuriyet Başsavcılığı’na getirilmesi gerekir ve çoğu zaman sadece kolluğun aldığı ifade ile yetinilmez, savcı tarafından da ifade alınır ve öyle diğer işlemler yürütülür.
Bir suçun mağduru aynı zamanda suçun tanığıdır ve tanık beyanı, ceza muhakemesinde, gerçeğin araştırılması ve hükmün verilmesinde son derece önemli delil kaynaklarındandır.
Mağdur çocuğun tanık sıfatıyla dinlenmesi konusu, CMK m. 236 hükmü uyarınca yürütülür. Kanun gereğince, mağdurlar tanık sıfatıyla dinlenebilecek fakat uyuşmazlığın tarafı olduklarından, yeminsiz olarak dinleneceklerdir. Mağdur ve şikâyetçinin beyanı, bu sebepten ötürü tanık beyanı olmayıp, şüpheli veya sanıktan başka taraf beyanıdır.
CMK m. 236/3 uyarınca mağdur çocukların tanık olarak dinlenmesi sırasında psikoloji, psikiyatri, tıp veya eğitim alanında uzman bir kişinin bulundurulması ve bu kişinin mağdurun beyanlarına ilişkin görüşü de alınarak sonuca varılması gerekir. Fakat Yargıtay inceleme yaptığı sırada mağdur 18 yaşını tamamlamışsa, uzman kişilerin varlığı ikinci dinlemede işlevsiz olacağından yerel mahkeme kararının bozulmasına gerek olmadığına hükmetmektedir.
- CD vermiş olduğu bir kararında “mağdur çocuğun beyanının, tek başına hükme esas alınmadığı hallerde, çocuğun psikolojisinin yeniden dinlemede daha da bozulabileceği” gerekçesiyle, ifade alınması sırasında uzman kişinin yokluğunu bozma sebebi saymamıştır.
Görevlendirilen uzman, çocuğun yanında bulunmakla, çocuğun hakları ve yargılama süreci hakkında anlayabileceği bir dilde çocuğu bilgilendirmekle, sürece hazırlamakla, çocuğun gelişim düzeyine uygun olarak beyanının alınmasını sağlamakla ve çocuğun korunma ihtiyacını fark etmekle yükümlü olduğu için çocuk dinlenmeden önce, uzmanın çocukla sağlıklı bir iletişim kurması amacıyla uygun ortam ve imkanlar sağlanmalıdır.
Yargıtay kararları uyarınca cinsel istismar suçunda 5-10 yıl sonra dahi şikayetçi olabilmek mümkündür. Yargıtay kararları uyarınca mağdurun olayı anlatım şekli ve hikayesi, hayatın olağan akışına uygun olmalıdır. Mağdurun beyanı uyumlu, samimi, ısrarlı ve herhangi bir tereddüde yer vermeyecek biçimde açık ve anlaşılır olmalıdır. Yargıtay kararları gereğince mağdurun beyanı çelişkiler içeriyor ve hayatın olağan akışına aykırı ise bu beyanlara itibar edilemez. Mağdur beyanı somut nitelikte olmalı ve teknik delillerle çelişmemelidir.
Yargıtay kararları uyarınca mağdur ve fail arasında geçmişte husumet bulunuyorsa mağdurun cinsel istismara uğradığına ilişkin beyanı ispat için yeterli kabul edilmemektedir. Yine cinsel istismar suçunda mağdurun anlattıklarına şahit olan kişilerin beyanı ve mağdurun beyanı uyuşuyor ise bu ispat açısından önemlidir.

Lise egitim hayatına İstanbul Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler lisesinde başlayıp, Kanada Moncton High School’da devam etmiştir. Şu anda Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesinde son sınıf öğrencisi olarak eğitim hayatına devam etmektedir. Aynı zamanda yarı zamanlı olarak Polat&Polat Hukuk Bürosu’nda staj yapmakla birlikte web sitesi için metin yazarlığı yapmaktadır.
Yasal Uyarı
Bu sayfadaki içerikler hukuk fakültesi öğrencileri tarafından hazırlanmış, içeriğin planlaması ve kontrolü büromuz avukatları tarafından yapılmıştır. Bu sayfada yer hazırlanan hukuki bilgiler, hukukçulara ve genel hatlarıyla konu hakkında fikir edinmek isteyen kişilere yöneliktir. Bu bilgilerin doğruluğunu temin etmek için azami çabayı göstermekle birlikte; bilgilerin somut olaya göre geçerliliğinin değişebileceğini veya yasal değişikliklerle güncelliğini yitirebileceğini, avukatlarımızın hukuki görüşleriyle yargılama yetkisine sahip mercilerin görüşlerinin yer yer birbirinden ayrılabileceğini hatırlatmak isteriz.
7 Aralık 2021
Cinsel İstismar Suçu Nedir?
Cinsel İstismar Suçu Nedir?
Cinsel istismar, cinsel özgürlük, cinsel davranış ve cinsel suç kavramları ile bağlantılı olmakla birlikte cinsel istismar, çocuğun rızası dışında fiziksel güç kullanımı, tehdit, korku, hile ve kandırma şeklindeki zorlamalarla ya da rızası olsa bile yaş küçüklüğü, akıl hastalığı vb. nedenlerden ötürü rızası kabul edilmeyerek, cinsel doyum elde etme amacı taşıyan bir davranışa maruz bırakılmasıdır. Cinsel istismar kavramında eylemlerin şiddet içerikli olması zorunlu değildir.
Cinsel istismar, diğer istismar türlerinden sıklığı ve karmaşıklığı bakımından diğer istismar türlerinden ayrılmaktadır. Fail tarafından direkt veya dolaylı olarak çocuğa yapılan cinsel teklifler, cinsel yollu bakışlar, cinsel şakalaşmalar, davet edici mesajlar gönderme, çocuklarla olması uygun olmayan duygusal ve cinsel bağlanmalar, kışkırtıcı davranışlar, cinsel içerikli bir dil kullanma, çocuğa cinsellik içeren isim takma, cinsel içerikli şakalar ve çocuklara pornografik ve erotik resimler ve filmler gösterme ya da beraber seyretme de cinsel istismarın farklı türlerine örnek olarak verilebilir.
Cinsel istismar, Türk Ceza Kanunu’nda açıkça ve ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiş olup, TCK’da cinsel istismarın tanımı, cinsel saldırı suçunun düzenlendiği 102. maddede bulunmaktadır. TCK m.102 uyarınca cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığının ihlâl edilmesi cinsel istismar suçunu oluşturacaktır.
Cinsel istismarın toplumda oluşturduğu hassasiyet, suç oranının yüksekliği ve cezaların yetersiz kaldığı düşüncelerinin etkisi ile 18 Haziran 2014 tarihli 6545 sayılı TCK ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile cinsel suçlarda önemli değişikliklere gidilerek cezalar arttırılmıştır. Bir kısım hükümler değiştirilmiş ve kanunun ilk hâlinde olmayan sarkıntılık fiili hem cinsel saldırı hem de cinsel istismar suçuna eklenmiştir.
Cinsel İstismar Suçu TCK M.103
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren TCK’da cinsel istismar suçu, “Kişilere Karşı Suçlar” kısmında “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar” bölümünde 103. maddede düzenlenmiştir.
Eski TCK’da suçun temel şekli, nitelikli hâlleri ve neticesi sebebi ile ağırlaştırılmış hâli farklı maddelerde düzenlenmiştir. Yeni TCK’da cinsel istismar suçu tek bir maddede düzenlenmiş olup mülga kanunda altı madde içinde düzenlenen cinsel suçları, yeni kanunda dört maddede düzenlenmiş ve birçok suç bir maddede birleştirilmiştir.
TCK md. 103/1 uyarınca cinsel istismar suçunun basit hâli düzenlenmiştir.TCK m.103/1 uyarınca cinsel istismar suçunun basit hali sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasıdır.
TCK md. 103/2 uyarınca cinsel istismar suçunun nitelikli hâli düzenlenmiştir. TCK m.103/2 uyarınca “Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” şeklinde öngörülen hüküm, 6545 sayılı Kanun ile failin onaltı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezası ile cezalandırılacağı şeklinde düzenlenmiştir. Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek cezanın on sekiz yıldan az olamayacağına ilişkin hüküm, 24.11.2016 T. ve 6763 Sayılı kanun ile getirilmiştir.
6545 sayılı Kanunla suçun nitelikli halleri daha kapsamlı olarak düzenlenmiştir. Buna göre; Suçun;
- a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
- b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
- c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,
- d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
- e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
6545 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle bu husus düzenlenerek; 15-18 yaş arasında olup da fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmiş olan çocukların cinsel istismarından söz edebilmek için cebir ve tehdide dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışların söz konusu olması gereklidir. Çocuklara karşı işlenen cinsel istismar suçunda cebir ve tehdit suçun unsuru olduğu için, bu çocuklara karşı sadece silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilen cinsel istismar halinde verilecek cezanın yarı oranında artırılması öngörülmüştür.

Lise egitim hayatına İstanbul Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler lisesinde başlayıp, Kanada Moncton High School’da devam etmiştir. Şu anda Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesinde son sınıf öğrencisi olarak eğitim hayatına devam etmektedir. Aynı zamanda yarı zamanlı olarak Polat&Polat Hukuk Bürosu’nda staj yapmakla birlikte web sitesi için metin yazarlığı yapmaktadır.
Yasal Uyarı
Bu sayfadaki içerikler hukuk fakültesi öğrencileri tarafından hazırlanmış, içeriğin planlaması ve kontrolü büromuz avukatları tarafından yapılmıştır. Bu sayfada yer hazırlanan hukuki bilgiler, hukukçulara ve genel hatlarıyla konu hakkında fikir edinmek isteyen kişilere yöneliktir. Bu bilgilerin doğruluğunu temin etmek için azami çabayı göstermekle birlikte; bilgilerin somut olaya göre geçerliliğinin değişebileceğini veya yasal değişikliklerle güncelliğini yitirebileceğini, avukatlarımızın hukuki görüşleriyle yargılama yetkisine sahip mercilerin görüşlerinin yer yer birbirinden ayrılabileceğini hatırlatmak isteriz.