9 Nisan 2022
Eda Davası
Mahkemeden istenen hukuki korumaya göre dava çeşitleri üçe ayrılmaktadır. Eda davaları, Tespit davaları ve İnşai davalar. Konumuz olan eda davası en eski ve en çok başvurulan dava türü olmakla beraber davacı, eda davasını davalının bir şeyi yapmaya, vermeye ya da yapmamaya mahkum edilmesini talep ettiği durumlarda açmalıdır. Eda davasını açacak olan davacının, öncelikle hukuki yararı olmalı ve dava konusu bu hakkın ya da hukuki ilişkinin varlığını ispat etmelidir. Eda davası neticesinde hukuki ilişkinin var olup olmadığı da tespit edilmiş olacaktır. Dolayısıyla tespit davası ile istenen hukuki koruma, eda davası ile de elde edilebilecekse ayrı bir tespit davası ikame edilemez çünkü hem zaman hem de para kaybına sebep olacağından usul ekonomisine ters düşecektir.
“Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, 10.05.2013 tarihli ve 2013/7370 E., 2013/10393 K. sayılı kararı;
Usul Hukukuna göre eda davası açılmasının mümkün olduğu durumlarda tespit davası açılamaz.
Somut olayda, işverenin nakil ile ilgili işlemlerine karşı iptal veya tespit davası açılamayacağı, şayet bu nakil durumu işçiye eda davasına konu edilebilecek bir hak veriyorsa, o konuda eda davası açılabileceği, çünkü eda davası açılabilecek hallerde tespit davasının dinlenemeyeceği düşünülmeden, mahkemece tespit niteliğinde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.”
- Eda davasının kabulüne ilişkin hükümde hem tespit hem de eda hükmüne yer verilmelidir zira kurulan hüküm neticede İİK m.24 gereğince icraya konu olabilecektir ayrıca aynı taraflar arasında aynı hukuki ilişkiye dayanarak açılan ikinci bir davada kesin hüküm teşkil edecektir. Eda davasının reddi hükmü, bir tespit hükmü olup söz konusu olduğu durumda; yargılama giderleri dışında hükmün ilamlı icraya konu edilmesi söz konusu olmayacaktır.
- Eda davasının bir şeyi yapmaya ya da vermeye mahkum edilmesi hallerinde açılabileceğinden yukarıda bahsetmiştik. Eda davasının konusu bir miktar para ise ve bu para alacağı için mahkemeden ihtiyat-i tedbir kararı alınmışsa, kararın uygulanmasından itibaren 7 gün içinde eda davası açılarak bu hak korunacaktır. İhtiyat-i haciz uygulanan miktar ile kısmi dava açılan miktarın farklı olması halinde alacağın dava edilmemiş kısmı için ihtiyat-i haciz kendiliğinden hükümsüz hale gelecektir.
- HMK m.107/1 hükmündeki koşulları taşıyan belirsiz alacak davası eda davası türüdür.
Belirsiz alacak davası açılabilme şartları;
1) Talep sonucunun miktarının belirlenmesinin imkânsız veya davacıdan beklenemeyecek olması
2) Dava Dilekçesinde Geçici Talep Sonucunun Belirtilmesi
3) Talep Sonucunun Kesin Olarak Belirlenmesi
Kanun hükmü gereğince, alacak miktarı davacı tarafından kesin ve net bir biçimde belirlenebilecek haldeyken belirsiz alacak davası açılmışsa, mahkeme tarafından usulen, dava şartı yokluğu sebebiyle reddedilmelidir. Hukuki koruma, eda davasından daha basit bir yolla sağlanabilecekse hukuki yarar yoktur. Kanunda açık halde ayrıca bir mahkeme hükmüne lüzum olmadığının belirtildiği hallerde de eda davası açmakta hukuki yarar bulunmamaktadır.
İstanbul BAM 18. Hukuk Dairesi, 06.04.2017 tarihli ve 2017/400 E., 2017/386 K. sayılı kararında;
“6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 107/1. maddesinde; davanın açıldığı tarihte, alacağın miktarının, yahut değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesi kendisinden beklenilemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklının, hukuki ilişki ile asgari bir miktar ya da değer belirterek belirsiz alacak davası açabilmesi kabul edilmiştir. Alacaklının bu tür bir dava açması için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirleyebilmesi mümkün olmamalı ya da bunun objektif olarak imkansız olması gereklidir. Açılacak davanın miktarı biliniyor veya tespit edilebiliyorsa, böyle bir dava açılamaz. Çünkü, her davada arandığı gibi, burada da hukuki yarar aranacaktır. Böyle bir durumda hukuki yararın bulunduğundan söz edilemez. Özellikle kısmi davaya ilişkin yeni hükümlerde dikkate alınıp birlikte değerlendirildiğinde, baştan dava değerinin tespiti mümkün olan hallerde bu yola başvurulması kabul edilemez. Belirsiz alacak davası açılması halinde, alacaklı, tüm miktarı belirtmesi dahi davanın başında hukuki ilişkiyi somut olarak belirtmek ve tespit edebildiği ölçüde asgari miktarı göstermek durumundadır.
