25 Şubat 2022
Yağma Suçu Şikayetten Vazgeçme
Yağma Suçu Şikayetten Vazgeçme
TCK m. 148 ve m.149’da düzenlenen yağma suçunun soruşturulması ve kovuşturulması re’sen yapılır. Mağdurun şikayetine ihtiyaç duyulmaz ve mağdur şikayetinden vazgeçse bile dava kendiliğinden yürütülerek karara bağlanır.
Yağma suçunda şahsi cezasızlık sebeplerinin uygulanması olanağı bulunmadığından TCK m.167 uygulanmayacak olup, suçun akrabalar arasında işlenmesi durumunda da şikayet aranmayacaktır.
Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla yağmaya başvurulması yağma suçunda daha az cezayı gerektiren hallerdendir. Şikayete tabi olmayan yağma suçunun soruşturulması ve kovuşturulması re’sen yapılacak olup istisnai olarak alacağın tahsili amacıyla yağma suçunun işlenmesi durumunda neticeye göre şikayetin varlığı aranacaktır.
Cezayı hafifleten nitelikli halin uygulanması durumunda suçun soruşturulması ve kovuşturulması tehdit veya kasten yaralamanın boyutuna göre değişkenlik gösterecektir.
Hukuki alacağın tahsili amacıyla kullanılan tehdit sözleri TCK m.106/1-2 cümle kapsamında kalıyorsa veya uygulanan cebir sonucunda mağdur TCK m. 86/2 kapsamında basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek düzeyde yaralanmışa suçun takibi şikayete bağlı olduğundan re’sen soruşturulmayacak olup şikayet olması durumunda soruşturma ve kovuşturma yapılacaktır. Ancak mağdur soruşturma aşamasında şikayetçi olup kovuşturma aşamasında şikayetinden vazgeçerse, şikayet yokluğu sebebiyle kamu davası düşecektir. Aksi halde diğer maddelerde düzenlenen nitelikli kasten yaralama halinde ya da TCK m. 106/1-1 cümle kapsamında kalan tehdit suçunda suçun soruşturulması ve kovuşturulması re’sen yapılacağından şikayet olması dahi kamu davası açılacak ve yargılama yapılacaktır.

Lise egitim hayatına İstanbul Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler lisesinde başlayıp, Kanada Moncton High School’da devam etmiştir. Şu anda Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesinde son sınıf öğrencisi olarak eğitim hayatına devam etmektedir. Aynı zamanda yarı zamanlı olarak Polat&Polat Hukuk Bürosu’nda staj yapmakla birlikte web sitesi için metin yazarlığı yapmaktadır.
Yasal Uyarı
Bu sayfadaki içerikler hukuk fakültesi öğrencileri tarafından hazırlanmış, içeriğin planlaması ve kontrolü büromuz avukatları tarafından yapılmıştır. Bu sayfada yer hazırlanan hukuki bilgiler, hukukçulara ve genel hatlarıyla konu hakkında fikir edinmek isteyen kişilere yöneliktir. Bu bilgilerin doğruluğunu temin etmek için azami çabayı göstermekle birlikte; bilgilerin somut olaya göre geçerliliğinin değişebileceğini veya yasal değişikliklerle güncelliğini yitirebileceğini, avukatlarımızın hukuki görüşleriyle yargılama yetkisine sahip mercilerin görüşlerinin yer yer birbirinden ayrılabileceğini hatırlatmak isteriz.
25 Şubat 2022
Nitelikli Yağma Suçu
Nitelikli Yağma Suçu
Yağma suçunun nitelikli halleri, TCK m. 149 ve m.150’de hüküm altına alınmıştır.
TCK m.149’da, yağma suçunun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri ile kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış halleri, TCK m. 150’de ise suçun daha az cezayı gerektiren nitelikli halleri düzenlenmiştir.
Terörle Mücadele Kanunu’nun 4. maddesinde sayılan suçlar arasında, yağma suçunun hem temel hem de nitelikli hali bulunmaktadır. Terörle Mücadele Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, suçun terör amacı ile işlenmesi halinde cezada artırım yapılır.
TCK’nın 149/1. maddesinde yağma suçunun nitelikli halleri şu şekilde düzenlenmiştir:
“Yağma suçunun;
- a) Silahla,
- b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle,
c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
d) (Değişik: 18/6/2014-6545/64 m.) Yol kesmek suretiyle ya da konutta, işyerinde veya bunların eklentilerinde,
e) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
f) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
g) Suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla, - h) Gece vaktinde işlenmesi halinde, fail hakkında on yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”

Lise egitim hayatına İstanbul Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler lisesinde başlayıp, Kanada Moncton High School’da devam etmiştir. Şu anda Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesinde son sınıf öğrencisi olarak eğitim hayatına devam etmektedir. Aynı zamanda yarı zamanlı olarak Polat&Polat Hukuk Bürosu’nda staj yapmakla birlikte web sitesi için metin yazarlığı yapmaktadır.
Yasal Uyarı
Bu sayfadaki içerikler hukuk fakültesi öğrencileri tarafından hazırlanmış, içeriğin planlaması ve kontrolü büromuz avukatları tarafından yapılmıştır. Bu sayfada yer hazırlanan hukuki bilgiler, hukukçulara ve genel hatlarıyla konu hakkında fikir edinmek isteyen kişilere yöneliktir. Bu bilgilerin doğruluğunu temin etmek için azami çabayı göstermekle birlikte; bilgilerin somut olaya göre geçerliliğinin değişebileceğini veya yasal değişikliklerle güncelliğini yitirebileceğini, avukatlarımızın hukuki görüşleriyle yargılama yetkisine sahip mercilerin görüşlerinin yer yer birbirinden ayrılabileceğini hatırlatmak isteriz.
25 Şubat 2022
Yağma Suçu Savunma
Yağma Suçu Savunma
Mağdurun, fail tarafından kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hale getirilerek malının alınması halinde, ortaya çıkan suç yağmadır. Mağdurun kendisini bilmeyecek hale getirilmesi ile anlatılmak istenen, failin eylemi sonucunda mağdurun algılama kabiliyetinin geçici ya da sürekli olarak ortadan kalkmasıdır. Böylece mağdurun akıl ve muhakeme yeteneğinde yoksunluk meydana gelir, iradesi etkisiz hale gelir.
Örneğin, hipnotize edilen mağdurun bilinci ortadan kaldırılmakta, kendisini bilmeyecek hale getirilmektedir.
Örneğin, mağdurun üzerine kapısının kilitlenip malının alınması halinde, faile karşı koyma gücü olmayacaktır. Bununla birlikte mağdurun bilincine etki etmemekle birlikte, beden gücünü etkisiz kılan ilacın verilmesi hali de bu duruma örnek olarak verilebilir. Mağdur; hipnoz edilerek, narkoz etkisi ile uyutularak, uyarıcı ve uyuşturucu maddeyle, sprey sıkılmak suretiyle ya da ilaç koklatılarak madde metninde belirtilen duruma getirilebilir.
Yargıtay 6. CD E 2013/20690, K 2014/2637, T 20.02.2014 sayılı kararında “Yağma suçunda, içerisinde uyutucu-uyuşturucu madde bulunan çikolatanın katılana ikram edilip, kendisinden geçmesinin sağlanmasının cebir sayılacağının gözetilmesi gerekir” şeklinde hüküm kurmuştur. Dolayısıyla Yargıtay bu araçların kullanımı halinde cebir kullanıldığı varsayılarak, yağma suçunun oluşacağı vurgulanmaktadır. Mağdura karşı kullanılan vasıtaların, mağduru savunmasız ve kendisini bilmeyecek hale getirip getirmediği olayın şartlarına göre değerlendirilmelidir.

Lise egitim hayatına İstanbul Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler lisesinde başlayıp, Kanada Moncton High School’da devam etmiştir. Şu anda Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesinde son sınıf öğrencisi olarak eğitim hayatına devam etmektedir. Aynı zamanda yarı zamanlı olarak Polat&Polat Hukuk Bürosu’nda staj yapmakla birlikte web sitesi için metin yazarlığı yapmaktadır.
Yasal Uyarı
Bu sayfadaki içerikler hukuk fakültesi öğrencileri tarafından hazırlanmış, içeriğin planlaması ve kontrolü büromuz avukatları tarafından yapılmıştır. Bu sayfada yer hazırlanan hukuki bilgiler, hukukçulara ve genel hatlarıyla konu hakkında fikir edinmek isteyen kişilere yöneliktir. Bu bilgilerin doğruluğunu temin etmek için azami çabayı göstermekle birlikte; bilgilerin somut olaya göre geçerliliğinin değişebileceğini veya yasal değişikliklerle güncelliğini yitirebileceğini, avukatlarımızın hukuki görüşleriyle yargılama yetkisine sahip mercilerin görüşlerinin yer yer birbirinden ayrılabileceğini hatırlatmak isteriz.
25 Şubat 2022
Yağma Suçu Cezası
Yağma Suçu Cezası
5237 sayılı TCK’da, hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırında indirim yoluna gidilmiştir. Eski TCK’da, suçun basit halinin cezası on yıl ile yirmi yıl arasında ağır hapis cezası olarak düzenlenmiştir ancak yeni TCK’da, altı yıl ile on yıl arasında hapis cezası verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.
5237 sayılı TCK’da, hırsızlık ve yaralama suçlarının cezasında artırıma gidilmiştir. Bu durum da yağma suçunun cezası ile bu suçların cezası arasında denge kurulduğunu göstermektedir.

Lise egitim hayatına İstanbul Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler lisesinde başlayıp, Kanada Moncton High School’da devam etmiştir. Şu anda Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesinde son sınıf öğrencisi olarak eğitim hayatına devam etmektedir. Aynı zamanda yarı zamanlı olarak Polat&Polat Hukuk Bürosu’nda staj yapmakla birlikte web sitesi için metin yazarlığı yapmaktadır.
Yasal Uyarı
Bu sayfadaki içerikler hukuk fakültesi öğrencileri tarafından hazırlanmış, içeriğin planlaması ve kontrolü büromuz avukatları tarafından yapılmıştır. Bu sayfada yer hazırlanan hukuki bilgiler, hukukçulara ve genel hatlarıyla konu hakkında fikir edinmek isteyen kişilere yöneliktir. Bu bilgilerin doğruluğunu temin etmek için azami çabayı göstermekle birlikte; bilgilerin somut olaya göre geçerliliğinin değişebileceğini veya yasal değişikliklerle güncelliğini yitirebileceğini, avukatlarımızın hukuki görüşleriyle yargılama yetkisine sahip mercilerin görüşlerinin yer yer birbirinden ayrılabileceğini hatırlatmak isteriz.
23 Şubat 2022
Yağma Suçu Unsurları
Yağma Suçu Unsurları
Suçun Maddi Unsurları
Yağma suçunun maddi unsurları suçun konusu, fiili, faili, neticesi ve mağduru olmak üzere alt unsurlardan oluşmaktadır.
1) Konu
TCK’da, malvarlığına karşı işlenen suçlar arasında yağma suçuna da yer verilmiştir. Yağma suçunun malvarlığına karşı işlenen bir suç olması nedeniyle, suçun konusunu da mallar oluşturmaktadır. Nitekim TCK m. 148/1’de de suçun konusunu malların oluşturduğu belirtilmiştir.
2) Fail
Yağma suçu, istisnai nitelikte hükümler içeren, özel bir suçtur ve özel yapısına rağmen, faili bakımından herhangi bir özellik taşımamaktadır. Diğer bir ifadeyle yağma suçu, faili bakımından mahsus bir suç değildir. Zira suç, herkes tarafından işlenebilen genel nitelikte bir suçtur.Bu durumda kanun hükmünde belirtilen tipiklik unsurlarını gerçekleştiren herkes suçun faili olacaktır.
3) Mağdur
TCK m. 148’de, “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle…” Denilerek, suçun mağdurunun herkes olabileceği ifade edilmiştir. Bu sebeple yağma suçu, mağduru bakımından herhangi bir özellik bulundurmamaktadır.
4) Fiil
Yağma suçu, hareketin sayısına göre seçimlik hareketli bir suçtur. Zira tipiklikte birden fazla hareket belirtilmiştir. Suçun oluşması için düzenlemede yer alan bütün hareketlerin gerçekleşmesine gerek olmadığından, seçimlik hareketlidir. Diğer bir anlatımla, kanunda belirtilen bağımsız nitelikteki hareketlerden birinin yapılmasıyla yağma suçu ortaya çıkacaktır.
5) Netice
Yağma suçunun sırf hareket suçu olması nedeniyle, neticenin gerçekleşmesine gerek yoktur. Kanunda belirtilen hareketlerin yapılmasıyla suç tamamlanmış olur ve bu sebeple netice aranmaz. Diğer bir ifadeyle amaç fiillere yönelik olan araç hareketlerin gerçekleştirilip, malın alınması ile suç tamamlanır. Aksi halde, suça teşebbüs hali oluşur. Yargıtay 6. CD E 2018/2459, K 2019/781, T 06.02.2019 sayılı kararında, suçun araç ve amaç hareketlerden oluştuğunu belirterek, suçun malın alınması veya teslimi ile tamamlandığını vurgulamıştır.
Suçun Manevi Unsuru
Yağma suçu, failin kasti hareketleri neticesinde oluşan bir suçtur. Suçun oluşabilmesi için, kastın gerçekleşmesi gerekir. Kanunda, suçun taksirle işlenmesine ilişkin bir hüküm bulunmadığı için, yağma suçu taksirle işlenemez.
Hukuka Aykırılık Unsuru
Yağma suçunda, malın cebir veya tehdit kullanarak alınmasıyla birlikte hukuka aykırılık unsuru ortaya çıkar. Fakat yağma suçunda, hırsızlık suçundaki gibi zorunlu bir ihtiyacın karşılanması amacıyla suçun işlenmesi halinde ceza verilmemesi veya cezada indirim yapılmasını öngören özel bir hüküm düzenlenmemiştir.
Kanun koyucu, her ne kadar yağma suçuna özgü hukuka uygunluk nedeni düzenlememiş olsa da hukuka uygunluk koşullarının bulunması durumunda, fail hakkında genel nitelikteki hükümler uygulama alanı bulabilir.

Lise egitim hayatına İstanbul Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler lisesinde başlayıp, Kanada Moncton High School’da devam etmiştir. Şu anda Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesinde son sınıf öğrencisi olarak eğitim hayatına devam etmektedir. Aynı zamanda yarı zamanlı olarak Polat&Polat Hukuk Bürosu’nda staj yapmakla birlikte web sitesi için metin yazarlığı yapmaktadır.
Yasal Uyarı
Bu sayfadaki içerikler hukuk fakültesi öğrencileri tarafından hazırlanmış, içeriğin planlaması ve kontrolü büromuz avukatları tarafından yapılmıştır. Bu sayfada yer hazırlanan hukuki bilgiler, hukukçulara ve genel hatlarıyla konu hakkında fikir edinmek isteyen kişilere yöneliktir. Bu bilgilerin doğruluğunu temin etmek için azami çabayı göstermekle birlikte; bilgilerin somut olaya göre geçerliliğinin değişebileceğini veya yasal değişikliklerle güncelliğini yitirebileceğini, avukatlarımızın hukuki görüşleriyle yargılama yetkisine sahip mercilerin görüşlerinin yer yer birbirinden ayrılabileceğini hatırlatmak isteriz.
23 Şubat 2022
Yağma Suçu Nedir?
Yağma Suçu Nedir?
Yargıtay Ceza Genel Kurulu E 2004/6-59, K 2004/93, T 13.4.2004 sayılı kararında, “Yağma suçu bir kişinin malını cebir, şiddet veya tehdit kullanarak almak suretiyle oluştuğundan, unsurları itibarıyla hem zilyetliğe hem de kişinin hürriyetine yönelik bir suçtur. Ancak burada kişi hürriyetine yönelen saldırı, mal aleyhine işlenen suçun gerçekleştirilmesi bakımından bir araç niteliğinde bulunduğundan, bu suç sonuç itibarıyla mal aleyhine işlenen bir suçtur.” şeklinde hüküm kurarak yağma suçunun amaç ve araç hareketlerden oluştuğunu belirtmiştir. Dolayısıyla, yağma suçundan bahsedilebilmesi için failin, suça konu malı cebir veyahut tehdit kullanımı sonucunda mağdurdan alması ya da malın teslimine mecbur kılması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK’da yer alan yağma suçu, yapı itibarıyla bileşik bir suçtur. Yağma suçu, aynı kanunda ayrıca düzenlenmiş olan tehdit (m. 106), cebir (m. 108) ve hırsızlık (m. 141) suçlarından meydana gelmiştir.
Yağma suçunu oluşturan suçlardan biri olan cebir suçunda uygulanan fiil, kasten yaralama suçunu (m. 86) oluşturan hareketlerle işlendiğinden, doktrinde vücut dokunulmazlığının da bu suç ile korunduğu savunulmaktadır. Yargıtay 6. CD E 2012/11544, K 2013/2976, T 14.02.2013 sayılı kararında da, suçla korunan hukuki değerler arasında vücut dokunulmazlığının olduğu belirtilmiştir.

Lise egitim hayatına İstanbul Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler lisesinde başlayıp, Kanada Moncton High School’da devam etmiştir. Şu anda Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesinde son sınıf öğrencisi olarak eğitim hayatına devam etmektedir. Aynı zamanda yarı zamanlı olarak Polat&Polat Hukuk Bürosu’nda staj yapmakla birlikte web sitesi için metin yazarlığı yapmaktadır.
Yasal Uyarı
Bu sayfadaki içerikler hukuk fakültesi öğrencileri tarafından hazırlanmış, içeriğin planlaması ve kontrolü büromuz avukatları tarafından yapılmıştır. Bu sayfada yer hazırlanan hukuki bilgiler, hukukçulara ve genel hatlarıyla konu hakkında fikir edinmek isteyen kişilere yöneliktir. Bu bilgilerin doğruluğunu temin etmek için azami çabayı göstermekle birlikte; bilgilerin somut olaya göre geçerliliğinin değişebileceğini veya yasal değişikliklerle güncelliğini yitirebileceğini, avukatlarımızın hukuki görüşleriyle yargılama yetkisine sahip mercilerin görüşlerinin yer yer birbirinden ayrılabileceğini hatırlatmak isteriz.
23 Şubat 2022
Yağma Suçu
Yağma Suçu
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Özel Hükümler” başlıklı ikinci kitabının, “Kişilere Karşı Suçlar” isimli ikinci kısmının, “Malvarlığına Karşı Suçlar” şeklindeki onuncu bölümünün 148., 149. ve 150. maddelerinde düzenlenmiştir.
5237 sayılı TCK m. 148/1’de, yağma suçunun basit hali, m.148/2’de senedin yağması suçu, m.149’da yağma suçunun ağırlaştırıcı nitelikli unsurları, m.150’de daha az cezayı gerektiren haller ve m.168’de ise, yağma suçlarına da uygulanacak olan etkin pişmanlık hükümleri düzenlenmiştir.
Yağma suçu, tehdit veya cebir kullanarak, malın alınmasıdır. Tehdit, cebir ve hırsızlık suçlarından meydana gelen yağma suçu, bileşik bir suç olduğu için suçla korunan birçok hukuki yarar bulunmaktadır. Zilyetlik, mülkiyet hakkı, yaşam hakkı, kişi özgürlüğü ve vücut dokunulmazlığı gibi hukuki yararlar yağma suçu ile korunmaktadır. Bu sebeple yağma suçu, malvarlığına karşı işlenen suçlar arasında en tehlikeli ve ağır yaptırımlara tabi tutulan bir suç türüdür.

Lise egitim hayatına İstanbul Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler lisesinde başlayıp, Kanada Moncton High School’da devam etmiştir. Şu anda Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesinde son sınıf öğrencisi olarak eğitim hayatına devam etmektedir. Aynı zamanda yarı zamanlı olarak Polat&Polat Hukuk Bürosu’nda staj yapmakla birlikte web sitesi için metin yazarlığı yapmaktadır.
Yasal Uyarı
Bu sayfadaki içerikler hukuk fakültesi öğrencileri tarafından hazırlanmış, içeriğin planlaması ve kontrolü büromuz avukatları tarafından yapılmıştır. Bu sayfada yer hazırlanan hukuki bilgiler, hukukçulara ve genel hatlarıyla konu hakkında fikir edinmek isteyen kişilere yöneliktir. Bu bilgilerin doğruluğunu temin etmek için azami çabayı göstermekle birlikte; bilgilerin somut olaya göre geçerliliğinin değişebileceğini veya yasal değişikliklerle güncelliğini yitirebileceğini, avukatlarımızın hukuki görüşleriyle yargılama yetkisine sahip mercilerin görüşlerinin yer yer birbirinden ayrılabileceğini hatırlatmak isteriz.
18 Ocak 2022
İrtikap Suçu
İRTİKAP SUÇU
5237 sayılı TCK’nın ikinci kitabının “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” adlı birinci bölümünün, 250’nci maddeleri arasında ‘‘İrtikap Suçu’’ düzenlenmiştir.
5237 sayılı TCK m. 250 uyarınca irtikap suçunun işlenmesine yönelik fiiller üç unsur bulunmaktadır. Bu fiiller icbar (TCK m.250-1), ikna (250-2), hata sebebiyle (250-3) irtikaptır.
6352 sayılı Kanunla birlikte birinci fıkra değişikliğe uğramış ve maddeye dördüncü bir fıkra daha eklenmiştir. Yapılan değişikle birlikte madde metninde birinci fıkra genişletilmiş icbarın tanımı yapılarak, icbar karinesine yer verilmiştir.
İrtikap suçunun oluşması için, suçun unsuru olan üç farklı hareketten birinin ortaya çıkması yeterlidir, irtikap suçunun oluşumuna sebebiyet verici hareketler, icbar suretiyle, ikna suretiyle ve hata suretiyle irtikap hareketlerinden oluşmaktadır.
İrtikap suçunun ortaya çıkması sonucu kamu görevlisinin ifa ettiği görevi yasalarca kurallara uygun bir şekilde işlem güveni ve dürüstlüğünü gözeterek işlemlerin yürütülmesi amaçlanmıştır. Toplumun devlet otoritesine karşı olan güven duygusunu korumak ve kamu görevlilerinin sahip oldukları güç ve üstünlüğün suiistimale elverişliliğini engellemek adına bu düzenleme ile hüküm altına alınarak korunmak istenmiştir.
İrtikap suçunda korunan hukuki değerin ne olduğu konusunda doktrinde görüş birliği yoktur. Korunan hukuki yarar çoğunluk görüşe göre, kamu idaresi güvenirliğini, saygınlığını kamu idaresinin iş ve işlemlerinin doğruluğunu, itibarını korumayı amaçlamaktadır.
İrtikap suçu kanuni tanımında açıklandığı üzere, suç menfaatin sağlanması veya vaat olunması ile tamamlanmakta ve sona ermektedir. İrtikap suçuna teşebbüsün olup olmadığı hususunda doktrinde görüş birliği sağlanamamıştır.
İrtikap suçunda sadece kamu görevlisi kişiler fail olabilir, dolayısıyla özgü suç niteliğindedir. Özgü suçlarda, suçun işlenilmesine iştirak etmiş olan diğer kişiler failin sıfatını bilmesiyle birlikte bu kişiler azmettiren veyahut yardım eden sıfatıyla sorumluluğu doğmaktadır. Ayrıca, suçun işlenmesinde icbar veya ikna suretiyle mağdurdan kendine veya bir başkasına hakkı olmayan bir yarar sağlayan kamu görevlilerinin her biri fail olarak sorumlu olacaklardır.
İrtikap suçunda zincirleme suç hükümleri uygulanabilir. TCK m.43’de zincirleme suç düzenlenmiş olup bu madde uyarınca “Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da birinci fıkra hükmü uygulanır.” denilerek tek bir fiil ile birden fazla kişinin mağdur edilmesi durumunda failin işlediği suçun birinci fıkrada olduğu gibi tek bir suç olarak nitelendirilmesi ve cezada artırım gerekeceği hususu düzenlenmiştir.
İrtikap suçunda kanun koyucu irtikap suçunun oluşmasına neden olan hareketlerin ağırlığına ve nitelik şekillerine göre farklı yaptırımlarla belirlemiştir. 5237 sayılı TCK m.250’de görevinin sağladığı nüfuzu kötüye icbar eden kamu görevlisi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile, görevinin sağladığı güveni ikna eden kamu görevlisi, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile, kişinin hatasından yararlanarak işlenmiş olması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına haliyle düzenlenmiştir.
İrtikap Suçu Nedir?
İrtikap suçu, mağdurun içinde bulunduğu durumdan kaynaklanan ve failin ön planda mağdura karşı uyguladığı icbar, ikna veya mağdurun düşüncesizlik, tecrübesizliğinden ötürü hatasından faydalanmak suretiyle yarar sağlanmasıdır.
İrtikap suçu niteliği itibariyle görevi kötüye kullanma suçunun özel görünüm şeklidir. Mağdurun içinde bulunduğu durumdan kaynaklanan ve failin ön planda mağdura karşı uyguladığı icbar ya da ikna suretiyle haksız bir yarar sağlaması veyahut mağdurun düşüncesizlik, tecrübesizliğinden ötürü hatasından faydalanmak suretiyle işlenebildiği için görevi kötüye kullanma suçuna kıyasla daha ağır cezai müeyyideyle cezalandırması kanun koyucu tarafından uygun görülmüştür.
İrtikap suçu, doktrinde yer alan bazı görüşlere göre ve Yargıtay 5. CD., E. 2001/2135,K. 2001/7652,T. 13.12.2001 sayılı kararında yiyicilik kavramıyla eş anlamlı kullanılabilmektedir.
İrtikap suçunda fail olan kamu görevlisinin görevi sebebiyle yürüttüğü iş ve işlemlerinde üstün durumda olması neticesinde kendisine haksız bir yarar sağlamadaki davranışlar yasa tarafından suç olarak nitelendirilmiştir. Bu yasaklamanın sonucunda kamusal olarak yürütülen faaliyetlerin düzgün bir şekilde devam etmesiyle birlikte iş ve işlemlerin tarafsızlığı ve doğruluk içermesini sağlamaktadır. İrtikap suçunun oluşumuna yönelik fiiller, birbirinden ayrı olmakla birlikte aynı suçta seçimlik hareketli olma özelliğine sahip değildir.
Failin, görevin sağlamış olduğu nüfuz veya güveni kötüye kullanmak suretiyle mağduru icbar ya da ikna etmesi irtikap suçunun maddi unsurunu oluşturmaktadır.
İrtikap suçunda yararın sağlanması ya da bunu içeren vaadin yapılması halinde suç tamamlanmaktadır. Yararın sağlanması vaadi yeterlidir, vaat edilenin şeyin sağlanması gerekli değildir. Menfaat, bizzat faile veya üçüncü kişiye sağlanabilir.
İrtikap suçunun cezalandırılmasındaki önemli nedenlerden biri de suçun oluşumuna sebebiyet verici hareketlerin işlenmesi ile mağdurla birlikte devleti oluşturan toplumun, kamu görevlilerine karşı güveni koruma isteğidir. İrtikap suçunun oluşması ile birlikte halkta, kamu görevlisi kişilere karşı duyulan inanç ve itimat sarsılmaktadır bu sarsılmayı önlemek için bu tür fiiller cezalandırılmaktadır.
Kamu idaresinin iş ve işlemlerini yerine getiren kamu görevlisinin işlem tarafı kişiyi hakkı olmayan bir yarar elde etmeye icbar etmesi veya kandırması, kamu idaresine karşı duyulan saygının ve güvenin zedelenmesine sebep olacaktır. Kamu görevlisinin icbar, ikna veya hatadan yararlanılmasıyla kendisine veya bir başkasına bir yarar elde etmeye çalışması da aynı zamanda dürüstlük ilkesini zedeleyebilecektir.
TCK m.250’den anlaşılacağı üzere irtikap suçunun konusu “yarar”dır. TCK m.250’de elde edilen menfaatin ne olduğuna veya ne olması gerektiği hususuna açıkça değinilmemiştir. 5237 sayılı TCK’da yarar kavramı geniş tutularak edim olarak para dışındaki şeyler de kapsam dahiline alınmıştır.
5237 sayılı TCK m.250’de; “Görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle… kamu görevlisi…” şeklinde olması sebebiyle irtikap suçunun faili yalnızca kamu görevlisi olabilecektir. Bu nedenle irtikap suçu, özgü suç olarak nitelendirilir. İrtikap suçunun meydana geldiği esnada failin kamu görevlisi sıfatına sahip olması yeterlidir. İrtikap suçu meydana geldikten sonra, kamu görevlisi sıfatının yitirilmiş olması veya görev başında olunmaması suçun meydana gelmesi açısından önemli olmayıp, ilgili soruşturma veya kovuşturmaya devam edilir.
Yargıtay 5. CD., E.2009/1476, K.2009/5017, T.29.04.2009 tarihli bir kararında sermayesinin tamamı devlete ait olduğu bir kurum veya kuruluşta çalışan kişinin kamu görevlisi olduğuna işaret etmiştir. Yargıtay’ın bu kararı ile devlet kurum ve kuruluşlarında kamu hukuku usulüne göre çalışan kişilerin kamu görevlisi olduğu görüşüne sahip olduğu ileri sürülebilir.
İrtikap suçunun mağduru kendisine karşı manevi icbar kullanılarak veya ikna edilmek suretiyle kendi iradesi sakatlanarak aldatılan veya hatasından yararlanılmak suretiyle kendisinden yarar veya vaat temin edilen kişidir. Gerçek kişiler bakımından mağdur sıfatının nitelendirilmesinde ve haiz olunmasında bir kısıtlama yoktur; kanuni düzenlemeler ve yargı kararları herhangi bir ölçüt getirmemiş olup iradesi icbar, ikna ve hatası nedeniyle etkilenerek haksız bir menfaati temin eden mağdur, gerçek kişiler bakımından herkes olabilir. İrtikap suçunda mağdur ile suçtan zarar görenin aynı kişi olması gerekmemektedir.
İrtikap suçundan mahkum edilen kamu görevlisi, verilen hapis cezası tamamen infaz edilinceye kadar maddenin birinci fıkrasında sayılan hakları kullanmaktan yoksun bırakılması gerekmektedir. Somut olayda öngörülen cezanın alt sınırı en az üç yıl hapsolmasından ve söz konusu hüküm TCK m. 49/2 uyarınca kısa süreli sayılmamasından ötürü TCK m. 50 uyarınca adli para cezasına çevrilmesi mümkün değildir.
İrtikap suçu, takibi şikayete bağlı olan suçlardan olmadığı için, savcılık suçun işlendiğini öğrenir öğrenmez kendiliğinden soruşturma başlatır. İrtikap suçu re’sen kovuşturmaya tabidir. İrtikap suçunda dava zamanaşımı süresi 15 yıldır. İrtikap suçunun işlendiğinin bu süre içerisinde savcılığa bildirilmesiyle soruşturma ve kovuşturma yapılabilir.
5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun m. 12 uyarınca 5237 sayılı TCK m.250/1 ve 2’de hüküm bulan irtikap suçları ağır ceza mahkemesinin, 250/3’ te düzenlenen irtikap ise Asliye Ceza Mahkemesinin görev alanına girmektedir.
İrtikap Suçu Örnekleri
İrtikap suçunun oluşmasına neden olan hareketler kanuni düzenlemede icbar etmek, ikna etmek ve hatadan yararlanmak şeklide hüküm altına alınmıştır. Fail kamu görevlisi görevinin sağladığı nüfuzu kullanarak icbar etme fiilini, güveni kötüye kullanarak ikna etme fiilini veyahut mağdurun hatasından istifade etmek suretiyle, yarar sağlamasını kanunumuzca yasaklanan fiilleri gerçekleştirmiş olur.
Yargıtay’ın benimsediği görüşe göre; irtikap suçunun gerçekleşmesinde üç şeklin, suçta seçimlik hareketleri oluşturmadığı, farklı düzeyde ve ağırlıkta ihlalleri ihtiva eden farklı suç tiplerinin oluştuğunu kabul etmektedir.
Kamu görevlisi fail mağdurun yaptığı hatanın farkına varmasına rağmen söz konusu hatayı mağdura bildirmiyor ve düzeltme yoluna gitmiyorsa kasten davranış sergilenmesi yoluyla irtikap suçunun oluşumuna sebebiyet verecektir. Ancak kamu görevlisinin olayın oluşundaki hatanın farkına varamaması ve kasten hareket etmemesi durumunda irtikap suçu oluşmaz. Örnek olarak, mağdurun ödediği fazla miktara dikkat etmeden kasaya koyan failin akşam kasayı kapattığında fazlalığı fark edip bu meblağ tutarını sahibine vermek için ayırdığında irtikap suçunun unsurları oluşmayacaktır.
Kamu görevlisi fail, mağdurun dış dünyaya yansıyan iradesinde bizzat hataya düşürücü tutum ve davranış sergiliyorsa ya da mağdurdan kaynaklanan bir hatadan faydalanırken elde edeceği yararı arttırmak için icrai bir davranışta bulunuyorsa kamu görevlisi failin yapmış olduğu fiiller ikna suretiyle irtikap suçunu oluşturacaktır. Yargıtay bu konuda “sanığın, harcırahı 60 Türk Lirası olması gerektiği halde bunun 120 Türk Lirası olduğunda ısrar etmesi ve muhtarı bu hususta ikna ettiği..” icrai bir davranış neticesinde ikna suretiyle suçun oluştuğu şeklinde karar vermiştir. Yargıtay bu husustaki bir kararında “Görevlinin yasa uyarınca alınmaması gereken bir şeyi mağdurun hatasından yararlanarak alması ve yanılmanın görevlinin eyleminden değil mağdurdan kaynaklanmış olması gerekmektedir.” şeklinde karar vermiştir.
Fail kamu görevlisinin mağduru kendisiyle dostluğa zorlaması durumunda irtikap suçunun oluştuğu söylenemez. Buna bağlı olarak da cinsel içerikli duygusal yakınlaşmaya esas manevi şeylere benzer arzular yarar kavramı kapsamında kabul edilemez.
Kamu kurumunda görev yapan kişiye irtikap suçunu işlemeyi düşünmezken bir arkadaşı tarafından suç işleme iradesi oluşacak biçimde kişiye yönelik baskı sonucunda kamu görevlisinin irtikap suçunu işlemesi halinde arkadaş olan kişinin azmettiren olarak sorumluluğu doğabilecektir.
Yargıtay 5. CD., E. 2007/8728, K. 2008/1387, T. 4.3.2008 sayılı kararında KBB uzmanının yeşil kart haricinde masraf adı altında para talep edip müştekinin kızının ameliyat edilmesini istemesine karşın tarafın parayı ödemede isteksiz olup yetkili mercilere müracaat ederek işlem başlattığına dikkate alarak cebri icra suçunun unsurlarının oluşmadığı sonucuna ulaşmıştır. Diğer bir ifadeyle icbar, mağdurun iradesi dışında yapmak istediği durumdan farklı bir şekilde davranmasına ve bu yönde dış dünyaya iradesini yansıtılmasına zorlanmasıdır.
Yargıtay 5. CD., E. 2008/3962, K. 2008/6093, T. 9.6.2008 sayılı kararında, kamu görevlisinin vazifesinin niteliğine halel getirebilecek bir işi yapma vaadiyle veyahut yapması karşılığında mağdurdan para talep etmesi, bunun üzerine mağdurun kamu görevlisine parayı vermesi veya verme yönünde muvafakatte bulunması beyanıyla sanığın yakalanmasının sağlandığı olaylarda, icbar suretiyle irtikap suçunun oluştuğunu kabul etmiştir.
Yargıtay 5. CD., 29.6.1983, 2014/2538,. 5. CD. 03.02.1982, 3931/230 sayılı kararında apandisit ameliyatı için para istenmesini, Bolu SSK Hastanesinde operatör doktor olan sanığın, ameliyat için yazılı muvafakat aldıktan sonra 25.000 Türk Lirası verilmediği takdirde ameliyatı yapmayacağını söylenmesini, icbar suretiyle irtikap suçu olarak kabul etmiştir.
Yargıtay 4. CD., E.2000/8318 , K .2000/8876, T13.12.2000 sayılı kararında özetle “Hastanede kadın doğum uzmanı olan sanığın yapması gereken ameliyatları kendisine para verilmediği takdirde yapmayacağını söylemesinin irtikap suçunu oluşturabileceği ..” şeklinde karar vermiştir.
Yargıtay 5. CD., E. 2016/9638, K. 2018/8609, T. 6.11.2018 sayılı güncel bir kararında icbar suretiyle irtikap suçunun unsuru bakımından “Kanun’un öngördüğü anlamda icbar boyutuna varan bir davranışının bulunmadığı, bu itibarla cebri irtikap suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı” şeklinde karar vermiştir.
Yargıtay 5.CD., E. 2015/6146 K. 15/13930, T. 9.9.2015 sayılı kararında zabit katibinin temyiz masraf adı altında kamu görevlisine duyulan güvenden yararlanarak kişiyi ikna edip aldatması sonucu mağdurdan yarar sağlanması halinde görevi kötüye kullanama suçu değil ikna suretiyle irtikap suçunun oluşacağına karar vermiştir.
Yargıtay 5. CD., E.2001/4586, K. 2002/1991, T.28.03.2002 sayılı kararında mezkur suçlar arasındaki başlıca farkın, failin kamu görevlisi olmanın sağladığı avantaj nedeniyle görevini kötüye kullanılması suretiyle icbar, ikna veyahut muhatap kişide meydana gelmiş olan, hatasından yararlanılarak kendisine veya başkasına haksız bir çıkar elde etme durumu olduğunu ifade etmiştir.
Yargıtay 5.CD., E.2001/2135, K.2001/7652, T.13.12.2001 sayılı kararında zimmet suçunda, fail, görevi gereği kendisine tevdii edilen şeyi zimmetine geçirmekte; irtikap suçu açısındansa fail, görevin sağladığı nüfuzu kötüye kullanılmasını içeren icbar, ikna veyahut mağdurun hatasından yararlanarak yarar elde edilmesi gerektiğini belirtmiş ve bu ayrımın yapılması için kişilerin iradelerinin ifsada uğramış olup olmaması ve yasaya uygun tevdiinin varlığı gibi hususların aranması gerektiğine hükmetmiştir.

Lise egitim hayatına İstanbul Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler lisesinde başlayıp, Kanada Moncton High School’da devam etmiştir. Şu anda Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesinde son sınıf öğrencisi olarak eğitim hayatına devam etmektedir. Aynı zamanda yarı zamanlı olarak Polat&Polat Hukuk Bürosu’nda staj yapmakla birlikte web sitesi için metin yazarlığı yapmaktadır.
Yasal Uyarı
Bu sayfadaki içerikler hukuk fakültesi öğrencileri tarafından hazırlanmış, içeriğin planlaması ve kontrolü büromuz avukatları tarafından yapılmıştır. Bu sayfada yer hazırlanan hukuki bilgiler, hukukçulara ve genel hatlarıyla konu hakkında fikir edinmek isteyen kişilere yöneliktir. Bu bilgilerin doğruluğunu temin etmek için azami çabayı göstermekle birlikte; bilgilerin somut olaya göre geçerliliğinin değişebileceğini veya yasal değişikliklerle güncelliğini yitirebileceğini, avukatlarımızın hukuki görüşleriyle yargılama yetkisine sahip mercilerin görüşlerinin yer yer birbirinden ayrılabileceğini hatırlatmak isteriz.
7 Aralık 2021
Cinsel İstismar Suçu Yargıtay Kararları
Cinsel İstismar Suçu Yargıtay Kararları
Yargıtay 14.CD.’nin 07.07.2014 tarih ve 2012/13719 E., 2014/9186 K. sayılı kararında cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması durumunun, şikâyete bağlı olmadan, soruşturulması ve kovuşturulmasının re’sen yapılacağı kanunda açıkça düzenlendiği ve sarkıntılık düzeyinde kalmış cinsel istismar suçunun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlı tutulduğu ifade edilmiştir. “Sanığın yolda yürümekte olan mağdurenin arkasından yaklaşıp kalçasına dokunmak şeklindeki eyleminin 28.06.2014 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı TCK’nın 103/1 maddesindeki sarkıntılık düzeyinde kalan basit cinsel istismar suçunu oluşturduğu ve bu suçun sanığının çocuk olması halinde soruşturma ve kovuşturma yapılmasının mağdurenin veya kanuni temsilcilerinin şikâyetine bağlı olduğu, ancak sanığın 18 yaşından büyük olması nedeniyle bu değişikliğin sanık lehine düzenlemeler getirmediği…”
Yargıtay 5. CD 15.03.2010 tarih 2009/14741E ve 2010/2063 K. sayılı kararında suçun varlığını değerlendirirken yakalama tutanakları, doktor raporları, varsa tanık beyanları, fail beyanları, adli suç raporları, failin yakalanış şekli, yakalandığı yer, failin savunmasının hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı, mağdurun yaşam tarzını birlikte değerlendirerek hüküm kurulması gerektiğini ifade etmiştir.
Yargıtay 2. CD. 26/01/2010, 766 – 1218 sayılı kararında “Katılan M.D’nun 18 yaşından küçük olduğuna ve vekili de bulunmadığına göre, 5271 sayılı CMK’nın 234/2 ve 239/2 maddeleri uyarınca istemi aranmaksızın bir vekil görevlendirilmesi ve mağdurun dinlenmesi sırasında da aynı Yasanın 236/3 maddesi uyarınca, psikoloji, psikiyatri, tıp veya eğitim alanında uzman bir kişinin bulundurulması gerektiğinin gözetilmemesi” nedeni ile bozma kararı vermiştir.
Yargıtay 14. CD. 25.04.2012 T. 2011/3161 E. 2012/4722 K. sayılı kararında, CMK m. 236/3 uyarınca mağdur çocukların tanık olarak dinlenmesi sırasında psikoloji, psikiyatri, tıp veya eğitim alanında uzman bir kişinin bulundurulması ve bu kişinin mağdurun beyanlarına ilişkin görüşü de alınarak sonuca varılması gerekli ise de mağdur 18 yaşını tamamlamışsa, uzman kişilerin varlığı ikinci dinlemede işlevsiz olacağından yerel mahkeme kararının bozulmasına gerek olmadığına hükmetmiştir.
Yargıtay 5. CD. 20.05.2008 T. 2007/11696 E. 2008/4617 K. sayılı kararında, “mağdur çocuğun beyanının, tek başına hükme esas alınmadığı hallerde, çocuğun psikolojisinin yeniden dinlemede daha da bozulabileceği” gerekçesiyle, ifade alınması sırasında uzman kişinin yokluğunu bozma sebebi saymamıştır.

Lise egitim hayatına İstanbul Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler lisesinde başlayıp, Kanada Moncton High School’da devam etmiştir. Şu anda Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesinde son sınıf öğrencisi olarak eğitim hayatına devam etmektedir. Aynı zamanda yarı zamanlı olarak Polat&Polat Hukuk Bürosu’nda staj yapmakla birlikte web sitesi için metin yazarlığı yapmaktadır.
Yasal Uyarı
Bu sayfadaki içerikler hukuk fakültesi öğrencileri tarafından hazırlanmış, içeriğin planlaması ve kontrolü büromuz avukatları tarafından yapılmıştır. Bu sayfada yer hazırlanan hukuki bilgiler, hukukçulara ve genel hatlarıyla konu hakkında fikir edinmek isteyen kişilere yöneliktir. Bu bilgilerin doğruluğunu temin etmek için azami çabayı göstermekle birlikte; bilgilerin somut olaya göre geçerliliğinin değişebileceğini veya yasal değişikliklerle güncelliğini yitirebileceğini, avukatlarımızın hukuki görüşleriyle yargılama yetkisine sahip mercilerin görüşlerinin yer yer birbirinden ayrılabileceğini hatırlatmak isteriz.
7 Aralık 2021
Cinsel İstismar Suçu Zamanaşımı
Cinsel İstismar Suçu Zamanaşımı
Cinsel istismar suçu uzlaşma kapsamında olmadığı için basit veya nitelikli olması farketmeksizin uzlaşma hükümleri uygulanamayacaktır. Sarkıntılık suretiyle cinsel istismar suçunun faili de yaşı küçük çocuk ise, suç şikayete bağlı suçlardan olması sebebiyle mağdurun velisi ya da vasisi, şikayet hakkını suçun işlenmesinden itibaren 6 ay içinde kullanmalıdır.
Şikayetten vazgeçme ceza davasının düşme sebebi olup şikayetten vazgeçme, soruşturma ya da ceza davası açıldıktan sonra kovuşturma aşamasında mümkündür. Mağdurun şikayetten vazgeçtiği durumda soruşturma aşamasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilir ise mağdur tekrar aynı olayla alakalı olarak şikayette bulunamaz. Cinsel istismar suçu savcılık tarafından re’sen takip edilir.
Çocukların cinsel istismar suçunun temel şeklinin dava zamanaşımı süresi 15 yıldır. Cinsel istismar suçu, bu zamanaşımı süresi içerisinde her zaman soruşturulabilir ve fail hakkında kamu davası açılabilir.

Lise egitim hayatına İstanbul Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler lisesinde başlayıp, Kanada Moncton High School’da devam etmiştir. Şu anda Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesinde son sınıf öğrencisi olarak eğitim hayatına devam etmektedir. Aynı zamanda yarı zamanlı olarak Polat&Polat Hukuk Bürosu’nda staj yapmakla birlikte web sitesi için metin yazarlığı yapmaktadır.
Yasal Uyarı
Bu sayfadaki içerikler hukuk fakültesi öğrencileri tarafından hazırlanmış, içeriğin planlaması ve kontrolü büromuz avukatları tarafından yapılmıştır. Bu sayfada yer hazırlanan hukuki bilgiler, hukukçulara ve genel hatlarıyla konu hakkında fikir edinmek isteyen kişilere yöneliktir. Bu bilgilerin doğruluğunu temin etmek için azami çabayı göstermekle birlikte; bilgilerin somut olaya göre geçerliliğinin değişebileceğini veya yasal değişikliklerle güncelliğini yitirebileceğini, avukatlarımızın hukuki görüşleriyle yargılama yetkisine sahip mercilerin görüşlerinin yer yer birbirinden ayrılabileceğini hatırlatmak isteriz.