8 Temmuz 2021
2020 Aralık Tarihli Anayasa Mahkemesi Kararı
KARAR İNCELEME RAPORU
2017/21 E. 2020/77 K. sayılı 24.12.2020 tarihli Anayasa Mahkemesi Kararı
İşbu kararla birlikte olağanüstü hal süresince belli suçlardan yapılan soruşturmalarda müdafiin dosya içeriğini inceleme veya belgelerden örnek alma yetkisinin Cumhuriyet savcısı kararı ile kısıtlanabilmesine ilişkin kanun maddesi iptal edilmiştir.
“…6755 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 3/l maddesine göre müdafiin dosya içeriğini inceleme veya belgelerden örnek alma yetkisi, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise Cumhuriyet savcısı kararıyla kısıtlanabilecektir. İlgili madde, olağanüstü hal süresince belli suçlardan yapılan soruşturmalarda müdafiinin dosya içeriğini inceleme ve belgelerden örnek alma yetkisinin belirli koşullarda Cumhuriyet savcısının kararıyla kısıtlanabilmesini düzenlemektedir. Kural bu haliyle müdafiinin dosyaya erişim hakkına kısıtlama getirmek suretiyle silahların eşitliği ilkesini, savunma hakkına ve hürriyeti kısıtlayan kişinin kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sınırlama getirmektedir. Soruşturmanın gizlilik içerisinde yürütülmesinin ve bazı delillere ulaşılmasının kısıtlanmasının mutlak olması savunma hakkının etkin bir şekilde kullanılmasına imkan vermemektedir. Bunun yanı sıra Cumhuriyet savcısının verdiği kısıtlama kararına karşı bir güvence de öngörülmemektedir. Bu itibarla ilgili maddenin Anayasa’nın 15. maddesinde yer alan “Temel hak ve özgürlüklerin kötüye kullanılamaması”, 19. maddesinde yer alan “Kişi güvenliği ve özgürlüğü” ve 36. maddesinde yer alan “Hak arama hürriyeti” maddelerini ihlal ettiğinden iptaline karar verilmiştir…”
Anayasa Mahkemesi 25/2/2021 tarihinde 2018/35900 numaralı bireysel başvurusunda, tefhim ile gerekçeli karar yazımı arasında 2 yıl gibi bir süre geçmesi nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
“Başvuruya konu yargılamada 18.10.2017 tarihinde hüküm tefhim edilmiş, gerekçeli karar 07.02.2019 tarihinde yazılmıştır. Davalı vekili, 25.10.2017 tarihinde süre tutum dilekçesi, 07.03.2019 tarihinde ise istinaf dilekçesini sunmuştur. Bölge mahkemesi 02.10.2019 tarihinde istinaf talebini reddetmiştir. Davalının temyiz talebi üzerine Daire, 17.12.2019 tarihinde kararı onamıştır. Somut olayda 21.7.2017 tarihinde açılan davanın 17.12.2019 tarihinde Dairenin onama kararı ile kesinleştiği yani yargılamanın yaklaşık 2 yıl 5 ay sürdüğü anlaşılmaktadır. Başvuruya konu işe iade davasında, birer ay arayla yapılan ve tanık dinlenmeyen iki duruşma neticesinde kısa karar tefhim edilmiştir. Dava; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi ölçütler dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır… Kararın tefhiminden gerekçeli kararın yazılmasına kadar geçen 1 yıl 3 ay 29 günlük sürenin yargılamanın en uzun aşaması olduğu anlaşılmıştır. 6100 sayılı kanunda basit yargılama usulüne tabi davalarda gerekçeli kararın en geç 1 ay içerisinde yazılarak tebliğe çıkarılması gerektiği belirtilmiştir…ilk derece mahkemesinin kararı tefhiminden gerekçeli kararı yazmasına kadar geçen 1 yıl 3 ay 29 günlük sürenin makul olarak değerlendirilmesi mümkün değildir…açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasanın 36. Maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir…”
